Korkma Türkiye!

İlyas'ın sesi duyulur:"Arkadaşlar oyuna gelmeyelim. Bu adamlar kargaşa çıkararak işi 'oldu bitti'ye getirmek istiyorlar. Arkadaşlar burada cinayet işleniyor. Ocaklarda yeterli tedbir alınsa ölenlerimizin yüzde doksanı kurtulurdu. Başımızdaki sahte sendikacılar toplu sözleşmelerde alınan göstermelik kazanımlarla bizleri oyaladılar. Üstüne üstlük toplu sözleşmeye 'işçiler yerlere tükürmeyecek ve açığa işemeyecek' gibi bizi küçülten maddeler konulmasına izin verdiler. Yani 'İşçiler hayvandır, önüne gelen yere işer, olmadık yere tükürür' demeye getirdiler... Bu alın yazısı değil..."Yavuz Özkan'ın yazıp yönettiği, devrimci İlyas karakteriyle Cüneyt Arkın'ın, sıradan işçi ve sonrasında mücadeleye katılan Nurettin karakteriyle Tarık Akan'ın devleştiği film...Her yıl bir kez seyrettiğim filmlerden ilki! Çünkü...13 Mayıs 2014'te Soma'da kaybettiğimiz 301 madencinin arkadaşları bugün, bu satırları okuduğunuz dakikalarda ya da saatlerde Soma Meydanı'nda "Korkma Türkiye madenciler geliyor" sloganıyla yürüyecek!Slogan anlamlı... Madencinin yürüdüğü, köylünün ayağa kalktığı bir ülkede yani sınıfın öncülük ettiği bir mücadelede adalet de ekonomi de yerlerde sürünmez. Bu yüzden "Korkma Türkiye" önemli!Kara, kin dolu bir ordu...Bugün maden işçisi yürüyecek! "Bir asır sonraki hasada hazırlanan" işçi-köylünün varlığı, haksızlıklarla mücadele etmenin tek yolu!Karl Marks'ın şu tespitine bakın: "... Bir toplumsal oluşum, içerebileceği bütün üretici güçler yeteri kadar gelişmeden önce asla yok olmaz; yeni, daha yüksek üretim ilişkileri, maddi varlık koşulları eski toplumun bağrında olgunlaşmadan önce eskilerinin yerini almazlar. Onun içindir ki, insanlık kendi önüne, ancak çözüme bağlayabileceği sorunları koyar; çünkü yakından bakıldığında her zaman görülecektir ki, sorunun kendisi ancak onu çözüme bağlayacak olan maddi koşulların mevcut olduğu ya da oluşmakta olduğu yerde ortaya çıkar. (Ekonomi Politiğin Eleştirisine Katkı, s. 24)"AKP'nin değil, son 70 yılın yarattığı sisteme karşı "üretim-değişim-bölüşüm" üzerinden okuma yapmak zorundayız.Çünkü...Germinal... 1860'larda Kuzey Fransa'da, maden işçilerinin gerçek grev öyküsü. Emile Zola'nın cenazesinde toplanan elli bin işçi "Germinal! Germinal!" diye bağırdı! Latince'de tohum, tomurcuk, filiz anlamına gelen germen sözcüğünden türemiş Fransızca bir sözcük. Zola'nın başyapıtlarından..."... Ve ayaklarının altında, derin darbeler, kazma darbeleri devam etmekte idi. Bütün arkadaşları orada idiler, sanki kendisini her adımda takip etmekte idiler. Şu pancar fidanının altındaki iki büklüm çalışan Maheude değil mi idi Sağda, solda, daha ileride, buğdayların, genç ağaçların altında başkalarını fark eder gibiydi. Şimdi, nisan güneşi, toprağı ısıtıyor, vadilerden hayat fışkırıyor, tomurcuklar patlıyor, ekinler yükseliyordu. Her yandan tohumlar şişiyor, uzuyor, toprağı deliyordu. Ve, arkadaşlar, tekrar tekrar, sanki yüzeye yaklaşmışlar gibi daha berrak bir şekilde vuruyorlar, vuruyorlardı. İnsanlar yetişiyor, kara, kin dolu bir ordu, bir asır sonraki hasada hazırlanıyor, tohumlarını patlatıyordu."Film de oldu... "Korkma Türkiye madenciler geliyor" gibi filmin sloganı da şu: "... İnsanlar yetişiyor,