Tutarsız muhafazakarlık!

Toplumda, aşırı gelenekçi ve tutarsız bir muhafazakarlığa kapılmış kesim genel tercihlere yön verecek çoğunlukta olduğunda, toplumsal huzursuzluk ve ilerleyememe kronik hale gelmektedir. Toplumun himayesine erişen her birey topluma borçludur. Toplum ise bireylerden oluşur ve doğal olarak bu borç aslında bireyleredir. Yani her birey, cemiyetteki diğer bireylere karşı belirlenmiş bir hareket hattına uymakla mükelleftir. Ancak tutarsız bir muhafazakarlıkla beslenmiş aşırı gelenekçi yaklaşım; bağlamdan koparak; kimseye faydası olmayan gelenekleri dahi bireyin -başkasının zararına olmayan- menfaatlerinin önüne koymuştur.Tutarsız muhafazakarlık, neyin korunması gerektiğini bilmeyen veya muhafaza edilmesi gereken hususlarda önceliğin neye verilmesi gerektiğini idrak edemeyen muhafazakarlık türüdür:Üretimde; geleneksel metotları, başarısı kanıtlanmış modern tekniklere tercih ederler. Tüketimde ise muhtevanın değil ambalajın gelenek ve inançlarına uygunluğuna bakarlar.Örneğin muhafazakâr bir seçmenin ilk talebi kanserojen maddeler içeren koruyucuların gıdalarda kullanılmaması olmalıdır. İslam bugün gelmiş olsaydı bu maddeler domuz etinden önce haram kılınırdı. Ancak neyi muhafaza etmesi gerektiğini anlayamayan biri, bu maddelerin Avrupa'da icat edilmesine rağmen kendi vatandaşlarının tükettiği gıdalarda kullanılmadığını, Avrupa'nın kendi vatandaşını nasıl koruduğunu, nasıl muhafaza ettiğini bilmez ya da görmezden gelir. Hatta Avrupalıları geleneklerinden koptuğu için makineleşmiş, kıymet bilmeyen, rüzgârda savrulan kuru yapraklar zanneder. Çünkü ona göre toplumu bir arada tutan içtimai kurallardır ve bu kurallar toplumu bireylerden korumak için vardır. İslam coğrafyasında bulunan toplumların o sözde