Siyasi manevralar ve iktidar kavgası!

Üçüncü Halife Osman'ın öldürülmesiyle kargaşa had safhaya ulaşır. Halife olan Hz. Ali'yi zorlu bir süreç beklemektedir. Ashaptan bazı isimler, ısrarla, katillerin hemen bulunmasını ve cezalandırılmasını ister. Ancak kalabalık isyancılarla baş etmek ve onların arasındaki katilleri bulmak kolay değildir. Mescid-i Nebeviyi dolduran isyancıların hep birlikte "Osman'ın katili bizleriz" diye bağırdıkları rivayet edilir. Hz. Ali, önce merkezi otoriteyi sağlamak sonra katilleri bulmaktan yanadır. Bu arada Muaviye'nin valilik yaptığı Şam dışında, birçok vilayetin ileri gelenleri Ali'ye biat etse de Mekke ve Medine ahalisinden biat etmeyenler de azımsanmayacak çoğunluktadır. Muaviye biat etmediği gibi Osman meselesini bahane ederek, ahaliyi, Ali'ye karşı kışkırtmak için elinden geleni yapar. Hz. Peygamber'in eşi Ayşe de Ali'nin karşısında yer alır; oysa Osman'ın tutumundan ve politikalarından rahatsız olduğunu daha önce defaatle belirtmiştir. Talha ile Zübeyir'i de safına katarak, Hz. Ali'ye karşı bir güç oluşturur. İş çığırından çıkmıştır; siyaset, intikam, iktidar hırsı ve öfke karşılıklı olarak (Arapların kendi içindeki kavgası demek mümkün) bundan sonraki İslam tarihinin yazgısını belirleyecektir. Basra yakınlarında Hureybe denilen yerde Ayşe taraftarları ile Ali'ye bağlı kuvvetler karşılaşır ve savaş başlar. Kazanan taraf, Hz. Ali ve ona bağlı kuvvetlerdir. (Aralık-656) Cemel vakası olarak da anılan, Müslüman'ın Müslüman'ı katlettiği bu savaşta, Talha ve Zübeyir'in de aralarında olduğu 20 bin kişi ölür. Ali, Ayşe'yi bir kafileyle Medine'ye gönderir. Rivayet o dur ki, Ayşe, bu savaşta rol aldığı için pişman olur ve ölene kadar bir daha siyaset işlerine karışmaz. Ancak bu kanlı son, İslam alemini ikiye böler. Sünniler de Şiiler de konuşlandıkları zemini paranteze alarak bu dönemle yüzleşmek istemedikleri gibi din-siyaset ilişkisinin sağlıklı bir analizini de yapmayı başaramamışlardır. (İlerleyen bölümlerde, Türk müçtehitlerin konuya yaklaşımına ayrıca değineceğim) Dini ve siyasi inancı bir dönemin kültürel kalıplarıyla özdeşleştirmek ve hatta bu dönemi idealize ederek, buradan hareketle din temelli bir devlet ve siyaset anlayışı oluşturmaya çalışmak eleştirel düşüncenin önünde hala bir engeldir.MUAVİYE'NİN SİYASİ OYUNLARIMuaviye, siyasetinin odağına, Hz. Ali'ye muhalefeti oturttu ve onu, Osman'ı öldürenlerin suç ortağı olmakla itham etti. Ali'nin attığı olumlu adımlara rağmen, tutumunu değiştirmedi ve ona karşı isyan başlattı. Bu noktada şu hususun altını çizelim: Muaviye, Ali taraftarlarının yapısını çok iyi bilmekteydi. Bu konuda görevlendirdiği Haccac b. Zimmet, Muaviye'ye; "Sen, Ali 'de olmayan bir kuvvet sebebiyle daha kuvvetlisin. Çünkü senin yanındaki topluluk, sen konuştuğun zaman konuşmazlar. Emrettiğinde sormazlar. Halbuki, Ali'nin yanındaki topluluk, Ali konuştuğu zaman konuşur, emrettiği zaman sorarlar" der. Ali de bunun farkındaydı ve bu durum aleyhine işledi. Ama kaybeden