Moskova'daki zengin Rus trüf mantarı bulamazsa...

Eğer Rus devlet kanalının dış haberler editörü Marina Ovsyannikova'nın prime time savaş protestosunun ardında bir katakulli yoksa, Macron fena halde sazan durumuna düştü. Canlı yayına pankartla dalınca gözaltına alınıp 30 bin ruble para cezasına çartırılan Ovsyannikova'ya Fransa'ya iltica teklifinde bulunmuştu Macron. Ancak aldığı cevap, "Hiçbir yere gitmiyorum, ben bir vatanseverim. Oğlum daha da büyük bir vatansever. Hiçbir şart altında ülkemizi asla terk etmeyiz" oldu. Der Spiegel'in Moskova muhabiri Christina Hebel'in telefonda yaptığı söyleşiyi okudum. Ovsyannikova, şu an arkadaşlarının yanında gizlendiğini, fakat büyük stres altında olduğunu, sakinleştirici aldığını, hayatının ebediyen değişmiş olduğunu fark etmeye başladığını ve artık eski yaşamına dönmesinin mümkün olmadığını söylüyor. Çocukları için endişeleniyor; 17 yaşındaki oğluyla 11 yaşındaki kızının yanında olmadığını, ancak Moskova'da güvenli bir yerde yaşadıklarını ve Rusya'ya yaşamaya devam edeceklerini anlatıyor. Marina Ovsyannikova, Kremlin'e göre holigan Fakat dünyanın bayıldığı, savaşa karşı Rus direnişinin ikonu haline getirdiği protesto hareketi ailesi için ağır darbe olmuş, annesi hala şokta, oğlu ise hayatlarını zora soktuğu için kendisini suçluyor. Aile desteği yok. Çünkü dediğine göre aile de, savaşı destekleyen ve savaşa karşı çıkanlar arasındaki toplumsal yarılmanın etkisi altında. Ovsyannikova "savaş" sözcüğünü kullanıyor ama malum Rusya'da yasaklı bir sözcük. Ukrayna işgali resmi jargonla "Özel operasyon". Yeni yasal düzenlemeye göre aksini iddia etmenin bedeli 15 yıla kadar hapis cezası. Tass ajansı, Rus birlikleriyle ilgili yalan haber yaymak suçundan Ovsyannikova hakkında soruşturma yürütüldüğünü bildiriyor. Ovsyannikova'nın eski hayatı ortalama bir Rus için iyi bir hayat. Pisa'dan Londra'ya bolca seyahat paylaşımları, Golden Retriever'lı anıları var. "Moskovalı bir orta sınıf mensubu olarak sürdürdüğüm iyi hayat artık geride kaldı" diyor. 2003'ten beri görev yaptığı Birinci Kanal'da kendi ifadesiyle yıllarca devlet propagandasına, yalanlara alet olmuş. Kanal çalışanları çok mu inanıyormuş bu propagandaya Hayır. Ama ekmek parası işte. Bu siyasi iklimde başka iş bulamayacaklarını biliyorlar. Peki korkuyor mu "Elbette" diyor; "Hem de ne korkmak. Ben insanım neticede. Başıma her an her şey gelebilir, bir trafik kazası, bunun bilincindeyim. Ama bir yurttaş olarak pozisyonum budur, ortada bir savaş var. Artık geri dönülemez noktayı aşmış durumdayım." Hakkında henüz bir iddianame yok; "Şu an sadece 30 bin ruble para cezasına çarptırıldım. Ama bakmakla yükümlü olduğum iki çocuğum olmasa, ilk elden kesin 15 gün hapis cezası almıştım, diğer birçokları gibi hücredeydim" diyor. Sorgu sırasında Batı'da kimlerle bağlantı halinde olduğu, protesto için nereden talimat aldığı soruluyor defalarca. O ise bir yurttaş olarak özgür iradesiyle hareket ettiğini tekrarlıyor. "HEPİMİZİ DE HAPSE ATAMAZ YA" Ovsyannikova'nın protestosunda en çarpıcı taraf aslında "savaşa hayır" pankartından çok, eylem sonrası yayınlanan, önceden çektiği videoydu; "Saldırgan taraf Rusya'dır, sorumlusu da tek adam Putin'dir. Kırım ilhak edilirken, Donbas savaşa sürüklenirken, Navalni zehirlenirken hep sustuk. Yalanlara aracı olduğum için utanç duyuyorum. Bu deliliği sona erdirmek elimizde. Herkesi bu insanlık düşmanı rejimi protestoya çağırıyorum. Korkmayın. Hepimizi de hapse atacak değil ya" diyordu. Ama atabiliyor, çünkü yapabiliyor. Uluslararası Af Örgütü'ne göre basın özgürlüğüne karşı baskı rejimi ve sansür bugüne kadar 150 gazetecinin Rusya'dan kaçmasına neden oldu. Bu şartlar altında Ovsyannikova'nın rahatını kaçıracak şekilde giriştiği kahramanlığına şüpheyle bakanlar var. Sosyal medyada, protestonun bizzat devlet kanalı tarafından tezgahlanan düzmece bir eylem olduğuna dair söylentiler dolaşıyor. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise olayı holiganizm diye tanımlıyor. Ovsyannikova düzmece protesto iddialarını, hakkındaki karalama propagandasının ürünü olarak niteliyor, Kremlin nezdinde "bir numaralı devlet düşmanı" haline geldiğini söylüyor. "Ukrayna'da büyük acılar yaşanıyor, verdiğimiz kayıpların haberini bile veremiyoruz. Rusların da bu savaşa karşı olduğunu göstermek istedim. Çünkü normal düşünebilen aklı fikri, eğitimi yerinde olan herkes eski hayatımızı sürdüremeyeceğimizi biliyor. Hayata dair bütün planlarımız alt üst oldu. Batı'daki insanların çoğu bunu anlamıyor" diyor. Doğru anlamıyor. Anlasaydı, Putin'i yaptırımlarla köşeye sıkıştırmaya çalışırken Rus halkını da cezalandırmazdı. Bütün baskılara rağmen savaş karşıtı protestolarda 15 bin kişi gözaltına alındı. Ama Batı sermayesi yeterince etkilenmedi. Kurumsal sosyal sorumluluk rüzgarının etkisiyle dev şirketler birer birer Rusya'dan çekildi. Ikea, HM, Obi, Puma, McDonald's, Louis Vuitton Rusya'daki şubelerini kapattı; Walt Disney bütün işlerini iptal etti. BMW, Mercedes, Volvo, GM, Ford ve VW Rusya'ya satışlarını durdurdu ya da buradaki üretimi sınırlandırdı. Gerçi devlet destekli son kamuoyu araştırmalarına göre işgalin başladığı günden bu yana Putin'e verilen destek yüzde 62'den yüzde 72'ye fırlamış. Anket sonucu doğru ya da yanlış; savaş koşullarında güvenlik kaygısıyla otoriteden yana konsolidasyon normal. Savaş öldürüyor, yıkıyor milyonlarca Ukraynalıyı yurdundan sürüyor, sıradan Rus vatandaşı savaşın ahlaki yükü altında ezilmesinin yanı sıra mahrumiyete uğruyor. Batı ise Rus bankalarını Swift sistemi dışında bırakmanın dışında Putin'in savaş ekonomisinin damarlarını kesmeye yarayacak bir eylemde bulunamıyor. Enerji bağımlılığı geçerliliğini koruyor. AB, Rusya'dan çelik ithalatını durdurdu ama yıllık hacmi sadece 3.3 milyar Euro. Buna karşılık Rusya'nın yıllık petrol ve gaz ihracatının hacmi 240 milyar