Fennin kadın için neden hiç icadı yok

Kadını bırakın iyileştirmeyi, hasta eden cinsiyetçi tıp diye bir şey var yüzyıllardır. Tarihçesi Antik Çağ'a kadar gider. Kadının genital organlarını bilim adına sakatlayacak kadar düşmanca tedaviler üreten cinsiyetçi tıbbın fikir babası maalesef Hipokrat'tır. Rahmin çocuk taşımadığı zamanlarda diğer organlara saldırıp kadının bedenini ve ruhunu zehirleyerek hasta ettiği, ağır sancılara, nefes darlığı ve felce, havale ve hezeyanlara yol açtığı sapkınlığıyla asırlarca şifadan yoksun bırakırlar kadınları. Ortaçağ gelir geçer, Rönesans biter Aydınlanma çıkagelir ama pratik değişmez. Bugün de sadece erkek deneklerde test edilen ilaçların yüzde 70 ila 80'inin kadınlarda farklı etkiler yaratabileceği, hatta ölümcül olabileceği yönünde bilimsel veriler ortaya seriliyor. Uluslararası planda cinsiyetçi tıp üzerine çalışan uzmanlar, kadının yaşam hakkını örseleyen bu insafsız hakikatı yayınlarıyla ifşa ediyorlar. Ama biz daha oraya gelemedik; biz daha henüz kadınların erkekler tarafından katledilmeden yaşama şansını yakalamak için çabalama aşamasındayız. Kadının yaşam hakkını savunmak, şiddete itiraz ve kadınların elinden alınan "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" deme özgürlüğü anayasal hak ama izne tabi! Dün 25 Kasım Uluslararası Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü'nde kadınların yaşam hakkını savunması yine yasaktı; Tünel'de yine abluka, yine müdahale ve kovalamaca, yine gözaltılar vardı. Bu yılın 326 gününde 296 kadın erkekler tarafından öldürüldü; 218'ini katledenler koca veya sevgiliydi. Şiddet vakaları ise 715 sayısıyla kayıtlara geçti. Bu iklimde cinsiyetçi tıbbı keşfetmek çok mu konforlu bir alan Ama bir cins kırım olarak femisid'le, kadının derin yoksulluğu, işsizliği ve eşit işe eşit ücretsizliğiyle boğuşurken aynı anda üzerinde durulması gereken vahim bir eşitsizlik. ERKEK ERGONOMİSİNE GÖRE HAYAT Tıp tarihi boyunca kadınlar erkeğin eksik versiyonu yerine konulduğu için klinik deneyler hep erkek odaklı oldu, kadının ilaçlara karşı reaksiyonu ölçülmedi. Sadece ilaçlar değil, protez ve test mankenlerinin ergonomisi de erkek uyumlu tek beden. Hayatın daha birçok alanında olduğu gibi. Türkiye'de satışı olmayan ama yeşil reçeteli muadilleri bulunan uyku ilacı Zolpidem'den başlayalım. Yıl 2013, ABD'de tuhaf bir istatistik ortaya çıktı. Öğleden önce meydana gelen kazaların sıklaşmaya başladığı fark edildi; kazayı yapanların büyük çoğunluğu da kadınlardı. En evrensel bakış açısıyla kadınlara acemi şoför yaftası yapıştırıldı acilen. Ancak araştırmalar sonucu gerçek anlaşıldı: kazaların müsebbibi beyaz oval bir tabletti. Kadınlar önceki gece prospektüste tavsiye edildiği miktarda bu uyku ilacından almıştı fakat dozaj öyle fazla gelmişti ki, sabah saatlerinde bile etkisi geçmemişti. Bunun üzerine Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA, kadınların hapı bölerek yarım doz almasına karar verdi. Gerçek şuydu; Zolpidem sadece erkekler üzerinde denenmişti. Bugün mevcut ilaçların yüzde 70 ila 80'i kadınlar açısından aynı riskli potansiyeli taşıyor. Çünkü kadının vücudu daha küçük, yağ dokuları daha fazla, yaş aldıkça böbreklerin etkin maddeleri ayrıştırma işlevi yavaşlıyor, metabolizma ve hormonlar farklı davranış gösteriyor, ilacın iyi ya da kötü etki göstermesi regl dönemine göre değişiyor. Kadınların ağrı eşiği farklı, migren, artrit veya huzursuz bağırsak sendromu gibi ağrılı hastalıklara daha fazla yakalanıyorlar. Kadınların bağışıklık sistemi daha güçlü ama vücuduna saldırabiliyor, bu nedenle romatizma ve MS'e daha sık rastlanıyor. Buna karşılık erkekler zayıf bağışıklık sistemleri nedeniyle daha çok enfeksiyona yakalanıyor, "erkek gribi" gibi. Erkekler grip semptomlarını daha ağır yaşadığı için böyle bir kavram üretildi. Kadınların uyku ihtiyacı daha fazla ve uyku bozukluklarına daha yatkınlar. Daha çok üşürler, çünkü derileri erkeklere göre 0.2 mm daha incedir. Leğen kemikleri (pelvis kuşağı) daha geniş olduğu için dizlerinin yapısı da farklıdır, çapraz bağ yırtılması gibi diz problemlerine daha sık rastlanır. Diz proteziyle çözüm uzun süre komplikasyonlar gösterdi, çünkü yapay eklemler erkeklere göre daha büyük üretilmişti. Test mankenlerinin erkek ölçülerinde olması da acil durumlarda kadının göğüs kısmına müdahaleyi zorlaştırdı. BOŞTA GEZER RAHİM: HYSTERA Kadınların, erkeklerin bir alt sürümü varlıklar olarak görüldüğü için cinsiyetçi tıp zulmüne uğraması Antik Çağ'a uzanıyor. Temelinde de hekiminden filozofuna patriyarkanın, kendilerinde olmayan kadın üreme organını çok esrarlı bulması ve regl olgusunu çözememesi yatıyor. İngiliz kültür tarihçisi Elinor Cleghorn'un kitabı "Hasta Kadınlar" (Unwell Women) bu alanda bütün külliyatı ortaya döküyor. Elinor Cleghorn Kadının adet döngüsü türün devamlılığıyla ilgili doğal bir süreç olup insanlığın ve hayatın yarısında vuku bulduğu halde yüzyıllarca önyargılar, utanç, iğrenme ve batıl itikatlarla baskılandı. Öyle ki ta 20'nci Yüzyıla kadar filozoflar, doğa bilimciler, hekim ve şarlatan hekimler 28 günde bir gelen kan akışına kafa yordular. Hatta Ay'ın döngüsüyle benzeştiği için astrologlar bile devreye girdi erkek astrologlar. En yetkin kafalar dahiyane (!) fikirler üretti. Erkekler adet görmediğine ve erkek bedeni esas norm olduğuna göre kadınlar hastaydı. Aristoteles kadın bedeninin daha sıcak olduğu, dolayısıyla daha fazla kan barındırdığı ve normal erkek derecesine dönmek için düzenli olarak kan boşalttığı fikrindeydi. Romalı doğa bilimci Yaşlı Plinius daha da ileri giderek tabiattaki her müsibetten adet döngüsünü sorumlu tutuyordu; tarımdan bu yüzden verim alınamıyor, şaraplar ekşiyor, tohumlar kuruyor, meyveler ağaçlarında çürüyor, arılar ölüyor, hatta bronz ve demir bile bu yüzden paslanıyordu. Yunan hekim Hipokrat ise regl kanında zehir olduğuna hükmetmişti. Ayrıca rahmin çocuk taşımadığı dönemlerde diğer organlara saldırıp kalp ve karaciğere zarar verdiği, bunun sonucunda nöbet, sanrılar, ağır sancı, nefes darlığı ve felç gibi semptomların ortaya çıktığı fikrindeydi. Platon'un ünlü "Timaios" diyaloglarında bu fikriyatın izleri görülür. Filozof der ki, "Rahim özsularını bütün vücuda yayar, hava kanallarını tıkar, aşırı korkuya ve her tür hastalığa sebep olur" Böylece erkek hekimler yüzyıllar boyunca uterus ayarlı tür olarak kadınların ruhsal veya fiziksel her hastalığına "Hystera" (Eski Yunanca rahim) bağlantısıyla