Apollon Tapınağı'nda Medea

Tiyatro tarihime dönüp baktığımda bazı isimlerin hayatımda çoğu zaman kurumları da aşan derin izler bıraktığını görüyorum. Belki bizdeki kurumsallaşma olgusunun eksiklerinden, daha doğrusu yakın tarihimizde kuşakları ve kurumları durmadan budamış, lobiciliği ve liyakatsizliği öne çıkarmış zihniyetten kaynaklanıyordur bu durum. Örneğin 12 Mart darbesi sonrasında afla cezaevinden çıktığımda, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun (İBŞT) başında değerli hocam Muhsin Ertuğrul olmasaydı profesyonel yaşama ilk adımımı attığım yuvama dönmemi sağlamasaydı kişisel tarihim herhalde başka bir seyir izlerdi diye düşünüyorum. Bir dönem İBŞT'nin de genel sanat yönetmenliğini yapmış, değerli tiyatro insanı, gazeteci, eleştirmen, yazar Hayati Asılyazıcı da kişisel tarihimde önemli yer tutanlardan biri. Hayati Asılyazıcı genel sanat yönetmeni olduğu dönemde hem o sırada bizde pek bilinmeyen Sovyet ve Polonya tiyatrosu hakkındaki bilgisi hem İstanbul'a turneye gelmiş Pekin Operası'nı izletmek gibi sayısız yönlendirici dokunuşuyla tiyatroya bakışımda sıçrama yaratmıştı. Onun seçici kurul başkanlığında Türkiye'nin en saygın ve uzun soluklu tiyatro ödülleri haline gelen İsmet Küntay 47. Tiyatro Ödülleri'nin 4 Kasım'da Büyük Kulüp'te yapılan törenindeki konuşmasını dinlerken hep bu tarih geçti gözlerimin önünden. Şunu sordum kendime: "Tekrar o yaşlarıma, Hayati Ağabey'i tanıdığım yaşlarıma veya öğrencilik yıllarıma dönsem çalıştığım kurumların yöneticilerinden başka ne isterdim" YAŞADIĞI TOPRAKLARIN FARKINA VARMAKHerhalde dünya tiyatrosunda neler olup bittiğini sadece okuyarak değil görerek, uygulayarak öğrenmenin yanı sıra bizim topraklarımızdaki, Anadolu'daki kültür ve sanat birikiminin peşine nasıl düşebileceğim konusunda yol göstermelerini de isterdim. Örneğin Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü Başkanı Jason Hale'in ikinci sınıf öğrencileri için düzenlediği, benim de 2019'dan beri içinde yer aldığım türden bir work shop'a katılmak isterdim. İkinci sınıfta antik Yunan tiyatrosu üzerine ders alan öğrenciler, her yıl hocalarla iki kısa performans hazırlayıp sonra iki gün boyunca bu çalışmaları yerinde, yani Efes, Milet, Priene, Didim Apollon Tapınağı gibi antik mekânlarda oynama olanağını buluyorlar. Üzerinde yaşadıkları toprakların tarihinin, birikiminin, Anadolu'nun pek çok yerine serpiştirilmiş duran o antik tiyatroların farkına varmanın bundan daha güzel bir yolu olabilir miBu yıl 6-13 Kasım tarihleri arasında düzenlenen work-shop'ta Bilkent öğrencileriyle birlikte İran'daki Alef Üniversitesi'nden