Kandil mi, Karabağ mı

Ülkemiz, yeni bir seçim sürecinde ilerliyor. Bugüne kadar çok seçim gördük. Her biri, diğerinden önemli idi. Bu seferki, hepsinden daha fazla. Birçok açıdan tarihî günlerin içindeyiz. Eşi ve benzeri olmayan bir seçim süreci yaşıyoruz. Millete rağmen halkçılık yapılmaya çalışılıyor. Bölücü ve yıkıcılarla aynı safta, vatansızlara ve vatan düşmanlarına destek nutukları atılıyor. Fakat olmuyor, olmaz. Hele sosyal medya üzerinden, hiç. Yalan yok: Sosyal medyanın hayatımıza girmesi ve yaygın hale gelmesinden sonra, iktidar cephesi için, seçim işleri daha sıkıntılı, sancılı bir hal aldı. Sokaklarda barış, ama sosyal medyada savaş var. Sokaklarda sevgi pıtırcığı gibi dolaşanlar ve elleriyle kalp işareti yapmaya çabalayanlar, buna karşılık klavye başında 'yandaşlardan hesap soracağız!' naraları atan faşistler var. İktidar ve destekçileri için 'onlara rahat yok' diye başlayan tehdit cümleleri savuranlar var. 'Yandaş!', 'Onlar!' İşte kutuplaştırma budur. Sosyal medyada açık ara birinci olanlar, gerçek hayatta aynı oranda karşılık bulamıyor. Nihayetinde, 'orası' değil, 'burası' galip geldi, geliyor. Bu ifadeyi