Dünya imtihan dünyasıdır

Burası dünya.

Malum: Bir suç işledik ve dünyaya gönderildik.

Dünyaya ait hiçbir şey kalıcı değildir. Burada, sahiplenilecek veya peşinden gitmeye değecek bir şey yoktur. Çünkü insan, fanidir, geçicidir.

Ne yaparsak yapalım, dünyaya doymamız, kanmamız mümkün değildir.

Dünyada olan, dünyada kalır. Kural belli: "Neyi seversen sev, ayrılacaksın!"

Dünya görüşümüz ne olursa olsun, burada misafiriz. Burada kalmak yoktur. İnsanın dünyadaki hükmü hatırı, en fazla iki nesildir. Çocuklar ve torunlar. Sonrası yok.

Dünyada kalıcı olan tek şey ölümdür. Ölüm, hepimizi, talebesi olduğumuz bu dünyadan mezun eder. Onun dışındaki insanlar, ülkeler, kurumlar; doğar ve ölür, başlar ve biter, yıkılır ve yeniden kurulur veya kurulmaz.

Emel Özkan'ın ifadesiyle: "Doğdum; ölümüm dünyaya geldi."

Dünya gerçek bir yer değildir. Rüyadayız ve bir gün uyanacağız. Sonrasında her şey daha güzel olacak veya olmayacak.

Dünya, gelip geçilen bir yoldur. Asıl kalıcı ikametgâha giderken uğranılan bir yerdir. Gelip geçici olduğumuz bir yere alışmak, ev sahibi gibi davranmak, doğru değildir. Dünyada, garip bir yolcu gibi olmak lazımdır.

Madem burada kalıcı değiliz, vakti gelince ayrılacağız; dünyanın gönlümüzde yer etmesine müsaade etmemeliyiz.

İçinde olduğumuz bir şeyin dışında bulunmak, elbette imkânsızdır. Mühim olan, 'madde bağımlısı' olmamak, gelip geçici olduğumuzu her daim akılda tutmaktır.

Dünya hayatı, bizim için gurbettir. Burada, hepimiz yabancıyız. Erzurumlu Emrah, ne güzel söylüyor: "Gurbet elde kıymetimiz Ya bilinir ya bilinmez."

Dünyadaki hayatımız, yorucu bir yolculuktan ibarettir. Dünya, kalbi yorar, yaralar. Dünyanın yan etkileri, az veya çok, herkese dokunur. Dünyanın en iyi tarafı, bir gün bitecek olmasıdır.

"Dünyadan sakınınız" nasihati, elbette boşuna değildir. Yunus Emre de bizi uyarıyor: "Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur."

Dünya, insanı onarmaz; tam aksine, bozar. Ahmet Hamdi Tanpınar'a göre: "Her şeyin çaresi vardır, fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur."

Dünya, üç gündür. İkisi yolda geçer, kalır bir. Bu dünyadaki her gün, son günümüzdür. O halde soralım: "Bugün Allah için ne yaptın"

Hesaplar buna göre yapılmalı, işler ve ilişkiler buna göre kurulmalıdır. Kendimizi bir yoklayalım, ne durumdayız Hangi hesapların, işlerin, ilişkilerin içindeyiz

Bu dünyaya imtihan için gönderildik. Oldukça meşakkatli ve musibet dolu bu imtihandan alnımızın akıyla çıkabilmemiz için istikamet üzere olmamız şarttır. Başka çaremiz ve vatanımız yoktur.

Bizim için ahiret, bu dünyadan başlar. Yaşadığımız sıkıntılar ve imtihanlar, böyle okunabilir.