İki dakikalık hayat öpücüğü

Saha içinde ve saha dışında Şampiyonlar Ligi'ne yakışır bir iştahla başladı maç. Öne çıkan defans, daraltılan oyun alanı ve Icardi, Mertens, Kerem ile Torreira'nın ön alanda yaptığı müthiş baskı Kopenhag'a nefes aldırmadı.

Rakibin kaleden pas yaparak çıkma çabaları ya bu pres duvarına çarpıp döndü ya da Galatasaray'ın peş peşe pozisyon bulmasına neden oldu. Özellikle ilk 20 dakikada Icardi ve Kerem Aktürkoğlu ile çok önemli fırsatlar da yakaladı Galatasaray. Hele o direkten dönen top yok mu!

Ancak Kopenhag hem fizik olarak güçlü hem de oyun disiplininden kopmayan bir yapıya sahip. Biraz da şanslarının yardımıyla o bunaltıcı baskıdan kurtulmayı başarınca Galatasaray oyun sisteminin en büyük zaafı olan defans arkasına atılan toplara yöneldiler.

Gerçi ilk gol Muslera'nın artık klasikleşen geri pası düzgün oyuna sokamama hastalığının devamında geldi. Değişen tabela oyun anlayışlarını da değiştirdi... Kopenhag skoru elde etmenin avantajıyla daha az risk almaya ve zamana oynamaya başladı, buna karşılık Galatasaray'ın orta saha direnci her geçen dakika düştü. Ziyech ve Kerem Demirbay'da yaşanan düşüş o kadar gözle görülür hale geldi ki Okan Hoca'nın ikinci yarıya direkt değişikliklerle başlayacağı kesin gibiydi! Ancak beklenen olmadı...

İkinci yarı Kopenhag artık Galatasaray için Rus ruletine dönüşen oyunda, defans arkasına atılan ters bir topla ikinci golünü buldu. Muslera'nın topa müdahale için yersiz çıkışı atağın gole dönüşmesinde en önemli etkendi.

Şok etkisi yaratan gol sonrası o geciken değişiklikler ardı ardına geldi... Kaçırılan pozisyonlar sonrası moral bozukluğu yaşadığı her halinden belli olan