Tadı, tuzu ve gazı kaçmış

Futbolda "sakarlık" üzerine araştırma yapılırsa dünkü maça bakılması gerekir. Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki maçın karşılıklı atılan ilk iki golü ender görülen sakarlık örnekleriyle oluştu. Sonradan atılan iki gol de inatçı ev sahibi ile şaşkın konuğun macerasıydı. Önce N'Koudou Zorbay Küçük'ün kolunu yukarı kaldırıp "endirekt" ya da Türkçemizdeki adıyla "çift vuruş"u işaret etmesine rağmen N'Koudou yanında bekleyen arkadaşına da bakmadan tek vuruşla, doğrudan kaleye gönderiyor topu. Çift vuruşu mu bilmiyor, yoksa başka bir bildiği mi var Yoksa bir cinlik mi kurguladı. Top doğrudan kaleye yöneldi ya, İstanbulspor'un Danimarkalı file bekçisi belki de içgüdüsel olarak ya da refleksle her ne hal ise önüne gelen topu tutmaya çalışıyor, dokunuyor ama, yakalayamıyor, top tıngır mıngır içeri Böylece N'Koudou, rakibinin topa dokunmasıyla atışı doğru kullanmış oluyor. Endirekte topa dokunan ikinci adam Jensen... Kural böyle kardeş Yersen! Peki sakarlık bitti mi Hayır Bu defa Emir Kaan Gültekin sol iç bölgesinden uzak bir şutla şansını deniyor. Aaa Ersin Destanoğlu topu çelemiyor. Direk dibinde nasıl kaçırıyor bunu. Top direkten dönüyor o sert sekme ile Ersin'e çarpıp içeri giriyor. Şutun sahibi Emir Kaan, ama golün sahibi Ersin (kk) Gollerin yarısını anlattık. Dahası var ama oyuna bakalım İstanbulspor Beşiktaş'ı baskı altına aldı. İte kaka, bazen yavaş bazen hızlı, tempoyu kendi ayarlayarak kendi istediği gibi kurguladı Beşiktaş'ı İsmael'in vekili Adam David Murray ağır aksak takımına değişikliklerle müdahale etti. Ama ayarı kaçmış, kontrolü kaybetmiş, telaşlı Beşiktaş, önde olduğu halde ne koruma ne de atak anlamında oyunu sahiplenemedi.