'Umudumuzdan vazgeçmiyoruz'

Taksim'de The Marmara Oteli'nin önünde unutamadığım bir sahne izlemiştim yıllar önce. Bir araba gelip otelin girişinde durmuştu. İçinden bir kadın ve bir adam inmişti, bağıra çağıra kavga etmeye başlamışlardı. Herkes durmuş, etraflarını sarmıştı. Bunun Tiyatro Festivali kapsamında sahnelenen bir oyun olduğunu bilerek gelenler olduğu gibi yoldan geçenler de vardı izleyiciler arasında. Hatta gerçek bir kavga izlediğini düşünenler de. Hani karı koca kavgasıdır diye karışmayan ama izlemekten de kendini alıkoyamayanlar. Bir tek müdahale eden oldu o gün oyuna: The Marmara'nın paspasını mesken tutmuş olan sokak kuçusu. Erkeğin kadına bağırması hatta kolundan tutup çekiştirmesi karşısında yerinden fırladığı gibi adamın paçasına yapıştı. Unutulmaz bir andı gerçekten. Yıl 2002 imiş, kadın Derya Alabora, erkek Şerif Erol.Naz Erayda'nın sahnelediği "Yine Ne Oldu" altı oyuncunun ikililer halinde şehrin farklı meydanlarında arabadan inip kavgaya tutuşması üzerine kurulu bir performanstı. Alabora ve Erol dışındaki oyuncular Ülkü Duru, Özden Çiftçi, Ali Atay, Kerem Kurdoğlu idi. Kâh Şişhane Meydanı kâh Galatasaray Lisesi önü oluyordu oyun alanı. Metin aynı, çiftler farklı.Bende özel bir şekilde yer etmiş performansı bir kez daha izlemek için, üstelik Derya Alabora ile birlikte Salt Beyoğlu'na gittik bu pazar günü. "Performansın toplum, ekonomi, sokak ve siyasetle ilişkisini irdeleyen" ve şubata kadar devam eden Sahnede 90'lar sergisine bir ziyaret. Girişte hemen sağda karşımıza çıkıyor performansın videosu. Oturduk izledik, 20 yıl önceki izleyiciler arasında tanıdıklarımızı tespit ettik, Salt'ı dolaştık, epey ilgi vardı sergiye, sevindik, çıktık. Yarım saat sonrası dumanlar, sirenlerO güzel, güneşli pazar gününde çoluk çocuk İstiklal Caddesi'nde dolaşmaya çıkmışken hayatını kaybeden, yaralanan insanlar için kahrolurken, aynı anda hüzün, öfke, korku, panik, hepsi birden üşüştü hayatımızın orta yerine. İnsan ister istemez "Yirmi dakika daha geciksek biz de orada olacaktık" diye de düşünüyor, "Peki, bundan sonra korkacak mıyım Beyoğlu'na çıkmaya" diye de geçiriyor kafasından. Bir yanı da "Ah Beyoğlu, vah Beyoğlu" iyice yalnızlığa mı gömülecek diye üzülüyor. O müziğin susmadığı, adım başı kafelerin, kitapçıların, tiyatroların, sinemaların olduğu, her köşesinde az önce izlediğimiz gibi farklı bir sahne performansıyla karşılaşıverdiğin cıvıl cıvıl, ışıl ışıl günlerine bir adım daha mı uzaklaşacak Hayatımızın nefes alma alanları, sanatı, sahnesi, müziği, performansı, oyunu bir darbe daha mı alacakvar taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-"