Alt geçitte insan boğdurmak!

"Hatay'ın Karayılanı; Bir Aykırı Adam" adlı romanıyla babası Uzun Mevlüt'ün Hatay'ın kurtuluşu sırasındaki mücadelesini anlatan emekli ziraat mühendisi Recep Karaahmetli'nin deprem bölgesindeki sel felaketiyle ilgili mesajı önemli... Şanlıurfa'da selin sürüklediği araçların ve balçığın tıkadığı alt geçitte vatandaşların hayatını kaybetmesi üzerine, "Antakya Lisesi Pansiyonu" grubuna bir mesajla birlikte Edirne'deki Uzunköprü'nün fotoğrafını da gönderen Karaahmetli, şu ifadeleri kullandı: "Ergene Çayı'nın eni 14 metre, taşkında genişlediği alan 130 metre. Ergene çayı üzerine, 2. Murat döneminde, Mimar Muslihiddin tarafından yapılan Uzunköprü'nün uzunluğu ise 1392 metre Her ihtimali hesaplayan bilimselliğe saygıyla!" Tabii "Şehir merkezindeki bir köprülü kavşak ve alt geçitle, Ergene Çayı üzerindeki 1392 metrelik köprü kıyaslanamaz" denilebilir ama buradaki kıyas, bilimsellik üzerinden yapılıyor... Uzunköprü ilk yapıldığında 1392 m. uzunluğunda ve 5,24 m. genişliğinde iken bugün uzunluğu 1238,55 metre, genişliği 6,90 metredir. 174 gözden meydana gelen köprüde en büyük kemer açıklığı 14 metreyi bulmaktadır. Arazinin dolmasıyla günümüzde 164 gözü açık kalmıştır. Kireçtaşı ve traverten cinsi kesme taş blokları ile inşa edilen köprünün, alüvyon zemin üzerine oturtulan temelleri "enerji sönümleyici ahşap ızgara sistemi" üzerine inşa edilmiştir. Uzunköprü'nün temel inşaatı bittiğinde, horasan harcının sertleşmesi için iki yıl beklenmiş, bu süre içinde köprünün taşlarının yontulması, kesilmesi gibi hazırlıklar yapılmıştır. Köprünün kemerleri çoğunlukla çift merkezli sivri kemer formundadır, ancak dairesel ve basık dairesel formlarda kemerleri de mevcuttur. Köprü ayaklarında her iki tarafta "sel yaran"lar bulunur. Sel yaran, hızla akan nehrin sel durumunda, gerek buz gerekse ağaç parçalarının köprüye zarar vermemesi için köprü ayaklarına yapılan üçgen dayanaklardır. Mimar Sinan'ın inşa ettiği 11 gözlü Drina Köprüsü'ndeki sel yaranlar daha heybetlidir. Uzunköprü, kış mevsiminde Ergene Çayı'nın taşması ve bölgenin bataklık haline gelmesi yüzünden, Osmanlı ordusu önünde engel oluşturuyor, ayrıca bölgede devlet otoritesi kurulamıyordu. Köprüyle birlikte, köprünün başına cami