Türkiye'nin rol modeli

A Milli Kadın Voleybol Takımı'mızın, Türkiye Cumhuriyeti spor tarihine geçen Avrupa Şampiyonluğu, büyük sevinç yarattı. Bir grup meczupla bazı siyasiler hariç ülkenin neredeyse tamamı aynı duyguları paylaştı. Uzun bir süre sonra ilk kez, Türkiye'nin kuzeyi, güneyi, doğusu, batısı ortak paydada buluşmuştu. Brüksel'de kaptan Eda'nın omuzlarında kalkan kupa, "Ama bunlar çıplak, ama LGBTİ'lı, ama Kübalı..." gibi tartışmaları da tarihin kirli sayfalarına yolladı.

İster Filenin Sultanları deyin, ister Cumhuriyet kızları, bu başarı, Türk kadının onurlu başkaldırışıdır.Özellikle Ebrar'ın İstiklal Marşı'nı söylerken yürekten haykırışı ve ağladığı anlar çok şeyler ifade ediyor anlayana! Yerli ve millilik taslayıp insanların özel hayatına ısrarla gönderme yapanlar Ebrar'ın o fotoğrafına iyi baksın, millilik nasıl oluyormuş görsün!

Bir de Zehra Güneş'in, "Türk kadınının, Atatürk'ün yolundan yürüyen modern kadınların neleri başarabildiğini gördü tüm Türkiye. Çok sevinçliyim çünkü kadınlarımızın, kız çocuklarımızın rol modeli olduk. Çalışırsak, istersek başarabileceğimizi gösterdik, yeter ki fırsat verilsin" sözleri var dikkate alınması gereken. Şimdi Spor Bakanı Osman Aşkın Bak'a düşen görev, yıllardır kadın yöneticiye hasret kalan Spor Bakanlığı'na, acil olarak kadın genel müdür, kadın genel müdür yardımcısı ve kadın il müdürleri atamasıdır. Ki şu an bakanlık kadrolarında onlarca başarılı spordan gelme kadın var.

CHP'NİN TEĞMEN ROWAN'I!

Amerika iç savaşında İspanya Sömürge Ordusu'nu durdurabilmek için Kübalı General Garcia'nın desteğine ihtiyaç duyulur. Ohiolu Cumhurbaşkanı McKinley, General Garcia'ya bir mektup yazar, özel kalemine verir. Karargâhta kısa bir sessizlik yaşanır, ulak görevi Teğmen Rowan'ındır, hemen yola çıkar! "Garcia kim, nerede yaşar, Havana'ya nasıl gideceğim" demez, üç günlük deniz, bir haftalık kara yolculuğu sonrası emir yerine getirilir ve savaşın döngüsü değişir. Elbert Hubbard öyküyü, görev bilincini anlatmak için yazmıştır.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesiydi. İki aday Erdoğan ve Kılıçdaroğlu kazanma adına, klavyedeki tüm tuşlara basıyordu. Erdoğan, -tutamayacağı - "emeklilere memur artışı kadar zam" sözü dahil onlarca seçim vaadinde bulundu. Kılıçdaroğlu da AKP'den kopan kararsız seçmenin oyunu almak için o kesimin kanaat önderlerini ikna etmeye çalıştı. Birilerine de "genel başkan danışmanlığı" görevi verildi. Olası Kılıçdaroğlu iktidarında "bakanlık-bürokratlık-yöneticilik" bekleyen kurmay kadro, bu atamalara ses çıkar(a)madı. Belki, "Kim bunlar" diye soruşturmaya zamanları, belki de gönülleri yoktu! Kemal Kılıçdaroğlu da sonradan açıkladığı gibi "danışmanlarının sosyal medya geçmişini" incelememişti mitingden mitinge koşarken!