TBMM çatısı altında!

"Memleketin alınyazısında biricik yetki ve kudret sahibi olan Büyük Millet Meclisi, bu memleketin düzeni için, iç ve dış güvenliği ve dokunulmazlığı için en büyük kefildir. Büyük milli dertler şimdiye kadar ancak Büyük Millet Meclisi'nde şifa buldu. Gelecekte de yalnız orada kesin önlemlerini bulabilecektir. Türk milletinin sevgi ve bağlılığı daima Büyük Millet Meclisi'ne yöneldi ve daima oraya yönelmiş olacaktır."Bu sözler üzerinde yaşadığımız toprakları bize vatan olarak armağan eden ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'e ait.Gazi Meclis'in çatısı altında bu ifadeleri kullanmış kurucu liderimiz.Uyarılarda da bulunmuş ülkeyi yöneten kadrolara: "Millet ve memleket adına ve hesabına tek başvurulacak yer burasıdır; yani yüksek Meclisinizdir."Gelgelelim, 2022 Türkiyesi, Atatürk'ün bu sözünden çok uzaklarda.Tek adamlık rejimine geçtikten sonra hızla irtifa yitiren Meclis, geçen hafta sonu da ağır küfürlerin edildiği bir tür buluşma yerine döndü."Şerefsiz", "satılık", "terörist", "namussuz", "aşağılık" sözleri yankılandı Gazi Meclis'in duvarlarında.Cumhuriyet de basına kapalı olan bu gelişmeleri, okurlarına aktardı, Meclis muhabirleri aracılığıyla...İnanın ki yazarken utandık, sıkıldık; eminim sizler de utanarak ve üzülerek okudunuz çoğunluk medyanın uzak durduğu bu tartışmaları...Ülkenin gündemi kuşkusuz İstiklal saldırısıydı geçen hafta boyunca. "Bombacı"nın Suriyeli Ahlam Albashır olduğu ortaya çıktı. Olayların Ardındaki Gerçek köşemizde dikkat çektiğimiz gibi, İstanbul polisi 11 saat gibi kısa bir sürede bombacıyı ve onunla ilişki içindeki onlarca kişiyi gözaltına aldı. İstanbul'daki 1200 kameradan kaçamamıştı bombacılar.Yazarlarımız Tuncay Mollaveisoğlu ve Barış Terkoğlu'nun eriştiği bilgilere göre terörist bundan 4-5 ay önce Türkiye'ye giriş yapmış Suriye üzerinden. Türkiye'yi kat edip İstanbul'a kadar sorgusuz, sualsiz gelmiş. PKK'nin eylem değil, istihbarat elemanıymış. Savcılıktaki ikinci ifadesinde, "Bombalama eylemini" kabul etmeyip TNT'nin bulunduğu çantada uyuşturucu taşıdığını, amacının terör saldırısı olmadığını öne sürse de Albashır ve arkadaşları Suriye-Irak sınırındaki, "kontrolsüzlüğün" ürünü teröristler. Demek ki İçişleri Başkanı Süleyman Soylu'nun iddia ettiği gibi, ülkede sadece 100-120 terörist değil, çok daha fazlası var. Kontrolsüzlük demişken kayıtlı nüfusu 84 milyonun biraz üstünde olan Türkiye'de şu an 100 milyon kişi yaşıyor. Bunun bir bölümü pasaportları ve veya kimlik kartları ile ülkeye giriş yapan "legal" yabancılar. Çok büyük bölümü ise Albashır'ın de aralarında bulunduğu "kaçak-göçek" grup. Ve bu kişilerin çoğunluğu, aramızda... Kimi inşaatlarda, kimi zeytinliklerde, kimi de Taksim bombacısı gibi kot pantolon atölyelerinde çalışıyor. Ve İçişleri Bakanı Soylu'nun kadroları bu teröristlerin bırakın ayakkabı numarasını, sayısını bile bilmiyor. Çünkü kayıt dışılık bir iktidar politikası.Ülke gündemi böyle, bir de yurttaşın gündemi var. O gündemin ana başlığı ise açlık, yokluk, yoksulluk ve yolsuzluk. Ülkede ilk kez, peynir satış fiyatı, kırmızı eti geçti. Cumhuriyet'in 1. sayfada duyurduğu bu haber aslında, geçen yılki manşetlerimizin devamıydı. "Hayvancılık bitti, süt danalarını kesime yolluyorlar, süt ve süt ürünlerine erişim zorlaşacak" dedik ısrarla, Tarım Bakanlığı, "Sorun yok" açıklaması yaptı. Gelinen nokta ortada. Tarım bakanını sıradan bir markete davet ediyoruz. Bakalım o övünülen asgari ücretle, en ucuzundan kaç kilo beyaz peynir alınabiliyorEvet bizler peynir alamıyoruz ancak raflarının boş olduğu iddia edilen Avrupa ülkeleri, Balkan ülkeleri, hatta savaşan iki ülke Ukrayna ve Rusya'da halk istediği ürüne, fahiş olmayan fiyatlarla erişebiliyor. Örneğin geçen hafta görev nedeniyle İspanya'nın Valencia kentindeydim. Merkezde dolaşırken bir markete girdim, reyonlarda muzdan peynire, işlenmiş etten, süte pek çok ürünün fiyatı Türkiye'deki marketlerle ya kafa kafaya ya düşüktü. Marketten sonra çıkıp hazır