Sigaraya gösterilen hassasiyet, şiddete niye gösterilmiyor

Feridun Ağabey, kadınlara yönelik şiddet, çocuklara yönelik cinayet haberleriyle yüreğimiz yanıyor. Kahroluyoruz. Elimizden bir şey gelmiyor. Bu konuda sosyologların, psikologların, din adamlarının kafa yorması isteniyor. Devletin idam da dâhil kanuni tedbirler alması isteniyor Ama her nedense yıllardan beri televizyonda oynanan kimi dizilere, sır dolu olduğu söylenen kimi filmlere hiç göz atılmıyor. Eğer dikkat edilirse bu kimi dizilerde ve kimi sır dolu olduğu söylenen filmlerde kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet sahneleri bırakın gerçeklerinden hiç farkı olmamasını daha şiddetlice yayınlanıyor. O piyasanın terimiyle reyting almak amacıyla konular "kanırtılıyor"!.. Özellikle on-on beş seneden beri bu toplum ekranlarda şiddet sahneleri izliyor. Cinayet sahneleri izliyor, tecavüz ve uyuşturucu sahneleri izliyor. İçinde bunlar olmayan dizi veya film neredeyse hiç yok Alınan kararlarla sigara içmek buzlanarak yasaklanıyor ama her türlü vahşet ve kan ekranlardan fışkırıyor. Şimdi soruyorum, sosyologlarımıza, psikologlarımıza, bilim adamlarımıza, köye yazarlarımıza Bu sahneler gerçek gibi izlenmiyor mu Bu vahşet içeren sahneler seyircilerin şuuraltlarında kin ve nefret algısı oluşturmuyor mu Filmlerde hunharca cinayet işleyenlere yine senaryo gereği de olsa caydırıcı bir yaptırım uygulanıyor mu Senaryo gereği ölenler için "oh olsun" duygusu yaşatılırken öldürenler için "helal olsun" duygusu verilmiyor mu Bir senarist, bir yazar, bir sanatçı olarak bu gerçeğin de, toplumda yüreklere korku salacak kadar çoğalan vahşet olaylarına etkisinin incelenmesi ve alınacak tedbirlerde akıldan çıkarılmaması gerektiğini düşünüyorum. S.Y.-İstanbul Ekranlar yurdum insanına bu kadar mı ilgisiz "Feridun Ağabey, bir gurbetçi ailenin çocuğu olarak yüreği memleketi için çarpan, vatan topraklarını, ezan sesini özleyen, yolda TR plakalı bir kamyon görünce çevirip bir çay içen bir çocukluk döneminden gelen bir gurbetçiyim. Benim hayat çizgim okul çağında Türkiye'den geçti. Ailem beni okumam için Türkiye'de bıraktı. Kendileri de kesin dönüş yapmayı planlıyordu. Annem babam Almanya'ya dönünce ben ülkemde ikinci gurbeti yaşadım. Bu eziklik ve hasret duyguları içinde iken ailem kesin dönüş yapamayınca beni tekrar Almanya'ya aldılar. Almanca öğrenecek yaşta Türkçe öğrenmiştim. Bu bocalamayla bende kekeleme başladı. Ama yılmadım ağabey. Bütün olumsuzluklardan kurtulmak için ne mücadeleler verdim bir bilseniz. Almanca kursu mu, flüt kursu mu, piyano kursu mu Fırınlarda ekmek mi satmadım, terzilik mi yapmadım Temizliğe gittim, gazete dağıttım Kazanmayı öğrendim Bu öz güven ile psikoloji eğitimi aldım. Kişisel Mental Gelişim Eğitimlerimi tamamladım. NLP ve Hipnoz Eğitimleri aldım.