Raf ömrü

Nilgün Cerrahoğlu bilgi edinmenin yanı sıra keyif almak için de okuduğum bir yazardır. Bu yanıyla da Cumhuriyet'te tek değildir. Trump'ın raf ömrünün bitip bitmediğini irdelediği son iki yazısını da Amerikan emlak kralı ve sabık başkanı olan zibidinin tükenişini bir kez daha muştuladığından daha da fazla keyifle okudum.Cumhuriyetçiler ile Trump'ın seçim hezimetlerine ortak olan Dr. Mehmet Öz'ün de yer aldığı iki yazıyı anlatmaya gerek yok, Cumhuriyet Portal'da 13 ve 20 Kasım tarihli bu iki yazıyı okumalısınız.Trump'ı davranışı, konuşması, oportünizmi, popülizmi velhasıl, her şeyiyle insan onuruna tasallut, insan zekâsına hakaret olarak gördüğümden bozgununu anlatan yazılardan ayrı bir keyif alırım. Siz de söz konusu iki yazıyı okuyunca bu çifte keyfi mutlaka tadacaksınız sanırım.Yaşamda her şeyin, eskilerin miat dedikleri, bir kullanma süresi vardır. Her şeyin metalaştığı toplumlarda, şimdi buna raf ömrü diyorlar, gıda maddelerinden temizlik malzemesine, içeceklerden yiyeceklere, hatta insanlara partilere kadar metalaşan her şeyin bir raf ömrü vardır.Değişmez kuraldır. Raf ömrü, yani kullanılma süresi biten meta tedavülden (dolaşımdan) kalkar, ıskartaya çıkar, bu kullanıldıktan sonra buruşturulup atılan tüketim maddesi için de metalaşmış insan ve parti için de geçerlidir. Siz bakmayın ülkemizde raf ömrünü tamamlamış, başka deyişiyle miadı dolmuş nice metanın raf ömrünü tamamladıktan sonra, zorlayarak dolaşımda tutulmaya çabalanılmasına. Aslında kural yine de değişmez, eninde sonunda raf ömrünü tamamlayan çarnaçar dolaşımdan kalkar. Ama kimi halde bu dolaşımdan kalkma sorunlu olur ve raf ömrü yapay biçimde uzatıldığından kayıp da o derece büyük olacaktır. Yine kuraldır, raf ömrü uzayanın dolaşımda kalmasının maliyetini mutlaka birileri ödeyecektir. Ve bu zorunlu dolaşımda tutulmanın genelde ederi yüksek olmaktadır.Bu olgunun çarpıcı örneği şu anda İran'da yaşanıyor. İran'da irticanın ülkenin o zamanki egemen gücü pazar ile el ele vererek1979'da kurdukları "mollarşi" rejiminin raf ömrü artık dolmuştur. Biat düzeninin yarattığı yapay sınıfın, öbür işbirlikçilerinin meydanlardaki vinçlerin ucunda kurdukları darağaçlarının yarattığı terör, bizzat kendi eseri olan tecavüzleri ve işkenceleriyle birer dehşet sarayına dönüşmüş, ahlaksızlık yuvası haline gelmiş olan ahlak polisi karakollarının doğurduğu korku ile "mollarşi" bugüne kadar varlığını sürdürmeyi becermiştir.Ama halk artık irticanın