Olacağına varıyor

Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin Soçi'de, iki ülke arasındaki sorunları enine boyuna ele aldılar. Tayyip Bey'in yandaş medyaya yapılan geleneksel uçak açıklamasında da bu hususlar belirtilince dikkatler Suriye'ye yöneldi ve yeni gelişmeler beklenmeye başlandı.Fazla beklemeye gerek kalmadı. Çarşamba gününden itibaren Özgür Suriye Ordusu adlı köktenci İslamcı örgütün Ankara'nın yeni politikası üzerine Türkiye karşıtı gösterileri başlattığı haberleri yayıldı.Özgür Suriye Ordusu denen köktenci İslamcı kuruluşu Suriye'nin başına bela eden Türkiye'dir. O zamanlar AKP, köktenci İslamcıları silah, malzeme ve insan yardımıyla destekler, Türkiye-Suriye sınırını kevgire döndürürken Türkiye'yi de badireye sürüklediği konusunda çok uyarılmış ama bunların hiçbirine kulak asmamıştı.Türkiye bu girişimi, Suriye olayından en fazla zarar gören ikinci ülke (kim bilir gelecek daha neler gösterir Belki de bakarız ki, meğer en fazla zarar gören ülke bizmişiz) olarak kendi açısından çok pahalıya ödedi.Türkiye'nin akıl almaz Suriye macerasından dolayı karşılaştığı faturalardan biri de Suriye'nin Türkiye'ye sınırdaş bölgesinde PKK'nin uzantısı PYD yönetiminde Suriye'nin toprak bütünlüğünü çiğneyen bir yeni oluşumu kabullenmesi isteğidir. Arkasında, bölgenin mevcut sınırlarını değiştirmeyi amaçlayan ABD ve NATO bulunan bu isteğin toprağa gömülmesinin en güvenli yolu, söz konusu bölgenin güvenliğinin Suriye'nin kendisi tarafından sağlanması ve bu konuda Ankara-Şam diyaloğunun bir an önce başlamasıydı.Ankara'nın aklın yolunu tutup, Suriye lideri Esad ile anlaşması, hem Suriye'nin egemenlik ve toprak bütünlüğünü sağlarken, bölgeye yabancı güçlerin (ABD ve NATO) buradaki varlık nedenlerine son verip, PYD destekçilerinin ayaklarını keserek Türkiye'nin güvenliğini güvence altına alacak hem de sığınmacı sorununun çözümüne elverişli ortam için ilk adımın atılmasını sağlayacaktı.Ama öyle olmadı. Ankara Şam ile görüşerek kendi çıkarına olan çözüme alan açmadı.Bu durum da en çok bu sayede bölgedeki varlığını pekiştiren ABD ve onun desteğiyle güçlenen, gittikçe geri dönülmez bir olgu haline gelmeye başlayan PYD'nin işine geldi.Ne var ki durumun Türkiye açısından bu şekilde devam etmesinin imkânsızlığı, işlerin eninde sonunda oluruna varması ve Ankara ile Şam arasında diyalog yolunun açılması kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu.