Kaldırım

Hayatımda en çok gittiğim, İstanbul'dan sonra en fazla kaldığım kent Paris'tir. Paris benim için her şeyden önce bir özgürlük cennetidir.Doğduğum, büyüdüğüm kentte dolu dolu tattığım dönemlerini ancak artık hayal meyal hatırladığım özgürlüğün yıllar yılı Paris'te tadını çıkardım. Bu satırları okurken şimdi aklınıza, siyasi iktidarı özgürce eleştirilebildiği, her düşüncenin serbestçe öne sürüldüğü demokrasi, anayasal güvenceler, Meclis'in yüceliği falan gibi çok ulu seçkin kavramlar gelmesin sakın!Ben, çok basit, diktaların baskı altında inleyen uyruklarının dahi bir gün kendilerinden esirgenebileceği endişesine kapılmadan kullanabilecekleri, hiçbir müstebitin yasaklamayı aklının ucundan bile geçiremeyeceği bir serbestlikten, yürümek (dilerseniz sokakta sürtmek de diyebilirsiniz) özgürlüğünden söz ediyorum. Ömrümün hangi döneminde olursa olsun, Paris'te bu özgürlüğü gönlümce tattım. İstanbul'da ise hep itilip kakıldım.Fark çok basit bir nedenden kaynaklanıyordu. Kentlerde yürüyebilmek için kaldırım gerekiyordu. Kaldırım ise Paris'te var, İstanbul'da yoktu, daha doğrusu resmen var, fiilen yoktu.Oysa, caddeyi veya sokağı, otoyol olmaktan çıkarıp sokak haline getiren esas bölümü kaldırımdı. Bir kentin kaldırımları, orada insana verilen önemin göstergesiydi.Sokağı, caddeyi canlı kılan onun yayaya, insana ait olan kısmı, kaldırımıydı. Bir kenti (rejimleri de öyle) yaşanası kılan kaldırımlarıydı. İstanbul'un ecis-büçüş, delik-deşik, satıcılar tezgâhlarını yerleştirdiklerinde, gelip geçme imkânı kalmayan kaldırımları size yürüme imkânı vermeyen tuzaklarla dolu bir cangıl iken Paris'in geniş, düzgün kaldırımları, üzerlerine kafe ve restoran masalarının serpiştirildiği, manavları bakkaları, envaiçeşit dükkânıyla sizi sürtmeye davet eden bir cümbüş yeridir. Öyle olunca da bu kentlerin birinde tabii gezip, dolaşıyor öbüründe ise itilip kakılıyorsunuz.Bende de öyle oldu. İstanbul'un kaldırımları bir zamanlar arabaların işgalinde olduğundan, yolun ortasında yayaların salındığı sokaklarında kendimi mümkün olduğunca ittirip kaktırtmamaya özen gösterirken Paris'in kaldırımlarında yıllar boyu gezip dolaşarak, yaşam sevincini tattım, bir yandan da "fahri kaldırım mühendisi doktorası" aldım.Kaldırım konusunu gündeme getirmemin nedeni ise son terör eylemi üzerine, İstanbul'un en büyük yaya bölgesi, dolayısıyla kaldırımı İstiklal Caddesi'nde her şeyi yasaklayan ve iki gün önce açıklanan kararlar oldu.Gerçekten