Güvence

Son yerel seçimlerden, hele hele bağımlı yargının tekrar sandığa gidilmesi kararından sonra AKP iktidarını sandıkta silip süpüren Ekrem İmamoğlu, o günden beri Türk siyaset sahnesinin parlayan yıldızı oldu.İmamoğlu'nun yerel seçimlerde büyük fark atması, "İstanbul'u alan Türkiye'yi de alır" denen ülkede AKP'nin totaliter iktidarının sandık yenilgisinin habercisi oldu.Bu sonucun sağlanmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun isabetli politikası, CHP örgütünün canla başla çalışarak sandığa sahip çıkması ve İmamoğlu'nun kampanya sırasında ortaya çıkan karizmasının büyük katkıları oldu.Totaliter rejim İmamoğlu'nun kendisi için ne büyük bir tehlike olduğunu görüp onu belediye başkanı olarak iş göremez hale getirmek için, 16 milyon İstanbulluyu da cezalandırmaya cüret ederek elinden gelen her türlü engellemeye başvurdu.Ama bütün bunlar sonuç vermedi.Birbirini izleyen kamuoyu yoklamalarının da gösterdiği gibi, Ekrem İmamoğlu karizmatik kişiliği, o Karadenizli sempatikliğiyle önümüzdeki seçim döneminde AKP adayını, sandıkta alt edebilecek en güçlü figür olarak gözüküyor.İşte tam bu ortamda İmamoğlu'nun, büyük yankı uyandıran bayramdaki Karadeniz gezisi sırasında, davet ettiği yandaş gazeteciler dolayısıyla, kendisine şimdiye dek destek olanlardan gelen sert eleştirilere karşı, bir ara "vız gelir!" raddelerine kadar varan yanıtı, ciddi kaygılar doğmasına neden oldu.Ne oluyordu İmamoğlu da AKP simgesi gibi, "yalnız ben bilirim"ci mi oluyordu, yoksa eleştirilemez tek adamın her türlü denetimden azade iktidarı, başka isim altında devam mı edecektiHenüz olayın etkilerini ölçebilecek bir araştırma yok elimizde ama son gelişmeler İmamoğlu'na azımsanmayacak bir destek kaybına mal olmuştur kuşkusuz.Nitekim, demokrasi için, İmamoğlu'na destek verdiği bilinen büyük sanatçımız Fazıl Say'ın gösterdiği sert tepki ve İmamoğlu'nun da bu tepkiler karşısında hatasını içtenlikle kabul edip bu yüzden özür dilemesi, biat kültürüyle ilişkisi olmayan bu cephede, böyle bir tehlike de olmadığını göstermiştir.Tepkinin bizzat İmamoğlu'nun destekçilerinden gelmesi ve koşulsuz, biat olmaması Kılıçdaroğlu konusundaki en sağlam güvenceyi oluşturmaktadır.Zaten demokrasilerde kurumların ve kişilerin en büyük güvenceleri de kendilerine destek veren tabanın uyanık tepkilerinden başka ne olabilir ki..Konuyu ele almayı sürdüreceğim.AYDINLANMA PEŞİNDE BİR ÖMÜRDün toprağa verdiğimiz Sami Karaören, benim yıllarca, sadece yan yana odalarda aydınlanmacı, laik, demokratik cumhuriyet için birlikte didindiğimiz bir mücadele arkadaşım değil, aynı zamanda oğlu, kızı, çok sevgili damadıyla çok yakın dostluk ilişkileri içinde olduğum bir aile yakınımdı.Bu yüzden Sami Karaören'in benim hayatımda ayrı bir yeri vardı. Aynı şey laik,