Bir 'Yetmez ama evet!' de benden

Şimdi başlığa bakarak, "Hoppala! Bu da mı üşüttü" demeyin!Herkesin, her şeyin birbirine girdiği, sapla samanın karıştığı bir ortamda, hiçbir şeyden etkilenmeden sağlam duran bir akıl sağlığı ne menem bir şeydir, herkes çıldırır, her şey zıvanadan çıkarken hiçbir şeyden etkilenmeden toplumsal gelişmelere bu denli bigâne bir akıl ne kadar sağlıklı olabilir ki Yine de belirteyim, benim "yetmez ama evet"im, ayakları üstüne oturtulmuş olan ve malum zevat gibi, Erdoğan'a değil, Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik sesleniştir.Türkiye'de çoğunluğu yoksulluk sınırının altına çekmiş ve büyük bir hızla açlık sınırının da altına sürüklemekte olan, AKP'nin neo-liberal sanılan, ama onun da ötesinde yağma ve talana dayanan ekonomi politikasına, "Ben neoliberal politikalara karşıyım" diyerek bayrak açan Kemal Kılıçdaroğlu'na, bütün dünyanın da zorunlu olarak aynı karşıtlık çizgisine itildiği bir ortamda candan bir "evet" denmez de ne denirUmarım ki ileride, ekonomi konusundaki bu çıkışın altı CHP tarafından doldurulacaktır, tıpkı tarım konusunda olduğu gibi tek adam yönetiminin egemenine ram olmuş, her şeyin efendisinin politikalarının cezalandırma aygıtına dönüşmüş bir yargının, hukuki bir makamdan sadır olmakla birlikte, içeriği hukuki olmayan tasarrufuyla, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun hapis ve siyaset yasağı cezalarına çarptırılması üzerine Bursa'daki mitingin İstanbul'a alınmasına da nasıl evet denmez kiNitekim dendi de. CHP'nin, Maltepe'de yapılan 21 Mayıs 2022 mitingine geniş toplulukların "evet" dediklerinin en güzel kanıtı aynı alanda aynı kuruluşun yaptığı diğer mitingleri de geride bırakan büyük katılım oranıydı.Mitinge katılanlardan yansıyanlar içinde de bütün ömrü 1 Mayıs'la geçmiş bir dostun, gözlemi çok ilginçti. Polisin mitingi kenardan izleyip elden geldiğince müdahale etmemeye özen gösterdiğini söyleyen dost, bu defa güvenlik güçlerinin bakışlarında bir husumet sezmediğinin altını çiziyordu.Yine bütün ömrünü 1 Mayıs meydanlarında geçirmiş olan -ama bu defa Fransa'da- bir başka dost da halktan insanların spontane biçimde dertlerini anlatmalarını, sloganların yalnızca laiklikle sınırlı kalmayıp ekonomiyi, çevre sorunlarını da kapsamasını olumlu bulduğunu belirtiyordu.Gençler konusuna gelince: CHP'nin ve Türk solunun en önemli sorunu gençlerinin "kıdemli" olmasıdır. Onları kırk yıldan fazladır,