Dini bayramlara dahi tahammülleri yoktu

Değerli kardeşim, aziz Müslüman! Hepimizin bildiği gibi yeryüzünde inanan ve inanmayan insanların kavgaları, özellikle İslam dininin tebliğinden günümüze kadar amansız bir şekilde devam edip gelmektedir. Nice insanlar; adları Ahmet, Mehmet, Fatma, Emine olmasına rağmen İslam dinine, dinin emir ve yasaklarına, dinin mübarek saydığı gün ve gecelere, dinin anayasası mesabesinde olan Kur'an-ı Kerim'e düşman olmuşlar, medeniyet adına, laiklik adına, demokratlık(!) adına amansız, insafsız, zulme varacak şekilde çirkin mücadeleler eylemişler, hileli, savaşlar yürütmüşlerdir. Ülkemizden ne Firavunlar, Hamanlar, Şeddatlar, Ebu Cehil ve Ebu Leheb misali insanlar ellerindeki tüm imkânları İslam dininin aleyhine kullanarak Müslümanlara eziyetler ederek, canları cehenneme gitti. Şimdi orada hepsi Cenab-ı Hakk'a hesaplarını veriyorlar. Ateşleri bol olsun. Değerli Müslüman kardeşim, vakit uyanık olma vaktidir. Şayet dinim İslam'dır, ben Müslüman'ım diyorsan o zaman o dinin emir ve yasaklarına elinden geldiği kadar uyman gerekir. Uymak mecburiyetindesin. Sevdiğini Allah için seveceksin. Düşman olduğuna da Allah için düşman olacaksın. Dün ve bugün hiçbir zaman mandacı olanların yanında yer almamaya dikkat edeceksin. Dün Kur'an-ı Kerim'leri toplayanlarla, ezanı yasaklayanlarla, mevlid-i şerif okumak için bir yere toplananları toplayıp karakollara götürenlerle beraber olmayacaksın. Değerli kardeşlerim: Şimdi Osmanlıca harflerle basılmış olan çok eski tarihli SEBİLÜRREŞAD dergisinde yer alan bir yazıyı imkânlarım ölçüsünde sadeleştirerek, hiçbir şey ilave etmeden sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu arada değerli Müslüman kardeşlerime şunu da izninizle hatırlatmak isterim. Okuduğunuz gazeteleri, dergileri kimler idare ediyor Kimlere hizmet ediyorlar Lütfen araştırınız ve dikkat ediniz, daha doğrusu hepimiz dikkat edelim. Ülkemizde yayın yapan medya kuruluşlarını ince bir elekten geçirelim. Arkalarında kimler var Gayeleri, emelleri, arzuları nedir Ne yapmaya çalışıyorlar Kimleri destekliyorlar Ülkemizde aile yapımızı nasıl yıkmak istiyor ve kökten dinamitlemek istiyorlar Onlara yaptığımız maddi destekler hangi mazlum Müslümana karşı kurşun olarak veya zulüm olarak geri dönüyor Şimdi hep birlikte Sebilürreşad dergisinde çıkan yazıyı okuyalım: "İstanbul'da yeni intişar etmeye başlayan Cumhuriyet gazetesi ilk nüshasında bayramların (Dini bayramlar) tesidi hakkında şöyle bir fıkra yazmıştır: "Demokraside bayramların bu tesid şeklinde iki gülünç safha vardır: Birincisi; Demokrat bir hükümet dinle alakadar edilmek lazım geldiği için dini bayramları merasimle tesid edemez (Kutlayamaz). Dini devletten ayırmak demek, devletin dinle alakasını kesmek demektir. Bunu sadece maarifte yapmak, sadece muhkemede yapmak, dini devletten ayırmak için kâfi değildir. Devlet hayatının her safhasını dinin tesirinden azade bulundurmak zaruretini idrak etmedikçe (Cumhuriyet) manasını anlamadığımıza hükmedilebilir. Dini bayram merasimi yapılırken vali kimi temsil ediyor Orada merasim yapan askerler kimin namına hareket ediyor Valinin devlet memuru olmak itibariyle, dini bir sıfatı var mıdır Yoksa bu merasimi yapmasının hükmü nedir Bizde hükümetin bayramlarda merasim yapması teokrasi devrinin bir yadigarıdır. Teokratik bir hükümet de hükümdar ve onun hükümeti aynı zaman da dininde mümessili ve amiri olduğu için, hükümetin dini bayramı tesid etmesi zaruri idi. Fakat biz hükümetle milleti birbirinden ayırmayı öğrenemedik. Bayramı millete değil, hükümete gelen mukaddes bir gün gibi telakki etmekten hâlâ kurtulamadık. İşte bu eski zihniyetin tevalisi bizde dini veya milli bayramlarda resmi merasiminde ananevi bir şekilde temadisini (Sürüp, uzayıp, gitme) intaç etmiştir (Neticelendirmek). Fakat demokrasi denilen bu cumhuriyet devrinde artık bu gülünç şeylere nihayet vermek lazımdır." (Sebilürreşad