Kitapla barışık olmak

Genel manada, yazılarak veya basılarak bir araya getirilmiş ciltli veya ciltsiz kâğıt yaprakların bütününe "kitap" denir.Dinî ıstılahta ise kitap, evvela, Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim, yani Kitabullah (Kur'an ayetlerinin kâğıda basılıp ciltlenmiş hâli olan Mushaf-ı Şerif) ve vahy ile inzal olan diğer mukaddes kitaplardır. Bütün kitaplar, okumak için vardır. Okumak ise, Allah'ın (cc), Habib-i Edibine (asm) ilk emridir.1 Her biri on altı sayfadan oluşan birçok formanın bir araya gelmesiyle vücut bulan kitap, günlerin, ayların, hatta yılların sarf edildiği yazma safhasından başlayıp dizgisi, tashihi, mizanpajı, tanzimi, tasarımı, montajı, kalıp ve nihayet, basılmasına kadar uzun bir yolculuğun mahsulüdür. Bunun içindir ki, işin arka plânını bilen Arif Nihat Asya, "Bir kitabın kaç dakikada okunduğunu bırak, kaç senede yazıldığını düşün!" diyor. Kitabı yazmak ve imal etmek zahmetli olduğu gibi; onu okumak da, ciddi bir iş! Kur'an-ı Kerimde ifadesini bulan, "De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu"2 sorusuna göre, kitap, okuyucusuna bir cihette sorumluluk yükler. Çünkü "okuyan" bilir; bilen de, bilmeyenle mükâfatta, mücazatta bir olmaz. Hz. Ebu Bekir'in (ra); "Kitaplar akıllı kişilerin bahçeleri, faziletli kişilerin güzel kokulu çiçekliğidir" sözü, insana dünya ve ahiret saadetini kazanmada kılavuz olan kitabın fark edemediğimiz değerine değiniyor. Hâl böyle olunca kokusunu, rayihasını hissedebilmek, ruhumuza massedebilmek için kitabı, boş zamanı doldurmak için değil; ona zaman ayırarak okunmak gerekir. Yani, kitabı vazgeçilmezler arasına koymak; onu okumayı ise, günlük ihtiyaçlar sınıfına katmak gerekir. Malcom X'in, "İnsanlar, bir adamın hayatının bir tek kitapla değişebileceğinin farkında değiller" sözü, yüzlerce, belki binlerce canlı örneği bulunan bir hakikati