Genel sağlık sigortası meselesi

Niyet olarak doğru, ama uygulaması yanlış, hatta sıkıntılı bir durum bu Genel Sağlık Sigortası meselesi. Maksadına bakıldığında, Devlet Baba, vatandaşına şefkat elini uzatıyor; işsiz güçsüz, geliri olmayan vatandaşını sağlık hizmetlerinden yararlandırıyor.Öyle görünüyor, ilk bakışta. Peki, prim meselesi ne olacak İşi olmayan, cebinde on parası bulunmayan bir kimse GSS primini nasıl ödeyecek Bu insanların hem işsizliğini tescil ediyor, hem de metezoru prim tahsil ediyorsunuz. Adamın zaten işi yok, zaten parası yok. Nasıl ödeyecek bu parayı Müşfik devletimiz onun da çaresini bulmuş: Anası babası var ya! Eğer GSS mükellefi, anasının babasının yanında kalıyor, birlikte yaşıyorsa primden bir manada kurtulmuş oluyor. Çünkü ana babanın canları sağ olsun. Nasıl olsa onlar öder! İyi de, bu insanlar imkânsızlığından dolayı ailelerinin yanında kalıyor. Çadırda kalacak hâli yok ya. Maazallah, çadırda kalsalar, bu defa da işgaliye bedeli istenebilir. Ana babanın oturacak evi varsa, arabası varsa; her birinin üzerinde herhangi bir mal görünüyorsa, mükellef, yanı GSS prim borçlusu bu insanlar oluyor. Sistem, annenin üzerindeki otuz beşte bir hisseyle sahip olduğu ve sağlık ihtiyacından dolayı kullandığı kaplıca devre mülkünü, mal varlığı sınıfında görebiliyor. Aile zengin olsa, zaten evlâdı işsiz olmaz; GSS ihtiyacı kalmaz. Bu ödemeye dolayısıyla muhatap olan insanların büyük ekseriyeti emekli kimseler. Müsaadenizle bunların âhir ömürlerinde başlarını sokacağı bir evleri, -şayet varsa- çakaralmaz bir otomobilleri olsun. Bunu zenginlik olarak görmeyin. Devletimiz, milyonlarca mülteciye her türlü sağlık hizmetini bir kuruş