Bayrak: "Şehidimin son örtüsü"

Bayrak hürriyet demektir, istiklâl demektir.Bayrak, bir milletin varlığını ve devletinin hâkimiyetini temsil eder. Sancak adı da verilen bayrak, bütün milletler gibi, milletimiz tarafından da ilk zamandan itibaren kullanılmış ve mukaddes bir yadigâr telakki edilerek kem gözden korunmuştur. Yüksek manalar taşıyan bayrak, kolay vücuda gelmemiştir. Çünkü: "Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. "Toprak, eğer üstünde ölen varsa vatandır."1 Bayrak, hürriyet sevdalısı milletimizin diniyle, imanıyla birlikte mütalâa ettiği vazgeçilmez değeridir. Çünkü hür olmayanın dini de pâyimâl olur, vatanı da. Bunun içindir ki, Said Nursî, hürriyete olan ihtiyacın ehemmiyetini, "Ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam"2 veciz sözüyle ifade etmektedir. Tarih boyunca bayrak ecdadımızın yanında, yedeğinde olmuştur hep. Osman Gazi'nin kullandığı "Ak sancak"ın Peygamber Efendimize (asm) ait olduğu ve ondan intikal ettiği rivayet edilmektedir. Osmanlılar da, on dördüncü asırdan itibaren diğer İslâm ve Türk devletlerinde olduğu gibi, değişik şekil ve renklerde bayrak kullanmışlardır. Siyah rengin Selçukluların rengi olduğu; sarı rengin Memlûk İmparatorluğunun; kırmızı rengin muhtelif Türk kabileleri ile Karahanlıların rengi; yeşil rengin ise Osmanlılarda eskiden beri kullanıldığı bilinmektedir. Fatih'in gemisinde yeşil bayrak bulunmaktaydı. Kaptan-ı derya büyük denizci Barbaros Hayrettin Paşanın bayrağının üzerinde "Zülfikâr" şeklinde "fetih" ve "zafer" ayetleri bulunan yeşil kumaş olduğu tarihî kayıtlardan anlaşılmaktadır. II. Mahmud tarafından kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye'ye mahsus olmak üzere, üzerinde "kelime-i şehadet" veya "fetih" ayetleri bulunan siyah renkli bayrak yapılmıştı. Siyah rengin tercih edilme sebebi, Peygamber Efendimizin "ükap" adındaki meşhur siyah bayrağını taklit etme düşüncesidir. İkinci meşrutiyetin ilânına kadar, orduda, üzerinde ayetler yazılı ve hükümdarların ortası tuğralı armaları