Söz candan "çıkarsa"

-Bir vesile ile ifrat tefritten itidalliğe davetiye-yi tuhfe-yi Aliye-Söz candan çıkarsa... İksir olur, amber, can olur. Ya candan "çıkarsa..." Azap olur, gazap olur, zehrolur. Can Abi, üzme kendini! Afâk boğabilir düşüncelerimizi... Abi, daha Birinci Söz'de... O girişte bile... Nefsine sesleniyor müellif dört kere. "Bil ey nefsim!" İnsanın çok kere terk ettiği kendine bu şanlı hitabe... Her şey beraberse... Siyaset ayrı gayrı düşmüş; Bu kadar üzme, üzülme, abi! Bu cihetten kardeş değilsek... Doksan dokuz kapı, pencere... Çıkış var, abi; biteviye. Ben seni hep güleç bildim. Çay, çorba içtim elinden. Anlı şanlı Beyazıt günlerinden... Ve ne güzel komşuyduk... Genç yaşta dünyayı terk eden... Mustafa Ramazan Uğur Polat... Sizden sitayişle bahsederdi. Can Abi, derdi, taa canından. Şanından, nezaketinden söz ederdi. Yapma, abi! Dünya fani... Farklı Risale mi sizdeki! Hepsi aynı, abi! Siz öyle anladınız; başkası da başka... Ne olacak ki... Bir semaver demlik şunun şurası... Simit ve peynire de bayılırım. Oturur, okur, konuşuruz; Çayın buğusu havayı nakışlarken... On Dokuzuncu Söz'deki üç kitap... Sonsuz Üniversite Kapısı... Yirmi Dört'teki basamakları... El ele tutup çıkalım. Hakikat Tek'tir amma... Renk renktir, abi! "Kainatın mayası muhabbet..." Kır çiçekleri benzer mi birbirine! Hangi serçe, hangi serçeye... Hiddete, tehevvüre ne gerek, abi! Haa, herkes kaderini yaşar. "Akla kapılar açıla... İhtiyara dokunulmaya..." Bunları okuyoruz kırmızı kitaplarda. Usül olmadan vüsul olur mu!