Kelimeler yordamıyla yolculuk

DAİRE-İ FESADİYE:Her derdin bir çaresi, her işin bir kolayı var da... Namık Kemal'in diye aklımda bir söz: "İşini bilmeyen; işini çoğaltır." Dön dolaş yine aynı bulaş... Ne diye! ŞİMDİ KAÇAKLARINA: Tamam; anladık! Dün, dün deyip durma! Bıktık! Bugüne gel! Eski defterleri karıştırma! Atasözü, müflis tüccar; eski defterleri karıştırır, der. O tozlu sayfalar nefesimizi kesiyor. Bak; mis gibi "bugün" var elimizde. Yapma, etme! Mevlânâ da bıkmış ki bu hep dünü sayıklayanlardan: "Her şey dünde kaldı cancağızım; bugün yeni şeyler söylemek lazım." demiş. Said Nursî: "Hayat zannettiğin halât; bulunduğun ândır." diyerek bugünü kaçırma diye tembih etmiş. Yine bu muvacehede: "Eski hâl muhal; ya yeni hâl ya izmihlâl..."i de kulağımıza fısıldamış. Eski halılara vur ha vur; ortalık toz duman... Netice Görene... Köre ne! Şimdiyi göremeyen; dünü ve yarını görecek, ha! Hah hah haa! ADALET TERAZİSİ: Deprem dolayısıyla bir çağrışımı paylaşmak ihtiyacı hissettim. Adaletin sarsılması her şeyi yerle bir eden deprem değilse; ne! Bu arada kuşlar dengeyle uçar, çiçekler dengeyle açar. Adalet, denge, terazi, ölçü... Adaletsizlik kainatın akışına muhalefet etmek... Yalanın en acımasızı... İnsanlık sızısı... Netice Her iki âlemde hüsran... Göze alabiliyorsan buyur! RİYANIN ZİYASI OLMAZ Gösteriş ön plana çıktıysa; insanlığa göstereceğiniz bir eseriniz yok demektir. Değil başkalarının yolunu aydın etmek; kendi yolunuz da karanlıktır. Riya ve ziya, gece ve gün gibi birbirinin zıddıdır. PAPATYA AŞKI: Bir papatyanın tedirgin, titrek aşkı kadar aşkın yoksa... aşk olsun! MACERA-YI AŞK Kerem Aslı'(sı)nı buldu mu! Aslı neydikimdi ki; Asıldı Kerem bunca! Mecnun'un aşkı; Gölge(ledi) mi çölleri! Yunus'un çilesi doldu mu! Çile sefâ oldu mu Yunus'a! Ferhat niye dayandı dağlara! Göreydim bir