Kelimeler sözlükten çıkınca

"GÖĞE BAKALIM!"Ne konuşsak lâyenfâ; kitapla aramız açık ya! Eğitimimiz dünyanın en gerilerinde... Gelir seviyemizi ve dağılımını herkes kendisi yaşayıp görüyor... (ki adaletsiz...) Estetik kaygısı taşımıyoruz. Komşumuz açken uyuyabiliyoruz. Bir yerden bir yere giderken sanki savaştaymışız gibi itiş kakış... Ekmekler ya hamur ya kömür... Hocalar hazır metin hutbe okuyor. İyi şeyler yok mu; var: Elimizin, gözümüzün pek değmediği yerler... Turgut Uyar diyor ya: "Göğe bakalım!" İSRAF RADYO TELEVİZYONU: Yunan Devlet Televizyonu bildiğim kadarıyla kapandı. Parasızlıktan... Bizim paramız çok mu ki öylesine kurumlarımıza böylesine paralar aktarıyoruz. İsrafın daniskası bizde... Ne bileyim belki zenginiz de haberimiz yok! ÇİN Ü MAÇiN: Neden bakamıyoruz dostlarımızın gözlerinin içine! Yan yanayken bile ya Çin'e gidiyoruz ya Maçin'e... HÜRRİYET (Mİ): Kanunlarda hemen her şey yazılı da bir de bu "istibdat kanunu" nerden çıkıyor! Öğretmen kitap tavsiye eder; birileri devreye girer. Orta yerde bir yanlış varsa hâkim var, savcı var, kanun var. Yok bir de bu "kafa kanunu..." Bu istibdat öyle hemen gideceğe de benzemiyor. Hürriyet de: "Ben geldiiim!" diye çıkıp gelmez. O kadar hürriyet çığlığı attığı halde Namık Kemal'e, Fikret'e, Nâzım'a, Âkif'e gelmeyen hürriyet sana mı gelecek! Bekle! Öyle olsaydı; böyle olmazdı! Hürriyet belki de tatlı bir rüya... Doğru söyle; doğruyu "doğru" şekilde söylerken bile sağa sola bakıyor musun bakmıyor musun HER NEFES Gökyüzü sonsuz çığlık... Mevsimler öylesine... Sen her