Hayat kitabı

Hayat bizi zorlamıyor; hayatı zorlayan, yanımızdan, canımızdan bilerekbilmeyerek uzaklaştıran... biziz!Hayatı zorlayanlar, horlayanlar; aklını, kalbinin yanına koysun! Yolda; olur olmaz istekleri için (annesini) çekiştiren çocuklara benzemeyelim. Akarsu gibi... (akan...) Geçtiği yerlere serinlik, sadelik, zindelik; her makamda besteler bırakan hayatı ikide birde dürtmeyelim! Hayatı değil; kendini yorup yaralıyorsun! Sonra birden dünyanın sonuna geliyorsun: Dişleri dökülmüş. Merdivenlerde nefes nefese... Dalgalı saçlarını çoktan yele vermiş. Dalgın gözlerle etrafa bakarken; ölümün nefesini ensende hisseder gibisin. Ölümün yaşı yok, elbet; her yaşın ölümü var da... Çocuklukta, gençlikte ölüm henüz çok uzun yollardan gelecektir! Gelmeyecektir belki de! Fakat zaman nerelere geliyormuş; bak! Telâşeler... "Mecburen" diplomamakam mevki biriktirmeler... Paraydı, evdi, arabaydı hayalleri... Hayatın bu sorgusuz sualsiz koş koşları... Kan ter içinde kalmalar... Hanımelleri mi açmış, mayısları, haziranları iğde kokuları mı kaplamış; hiç oralı olmamalar... Derken -genç ya da yaşlı- sarsıcı ve -hepsi de tam zamanında- bir ölüm... Annesi, babası, arkadaşı, ve sairesi... "Niçin yaşar insan ve niçin ölür" sorularını sormadan; buralara kadar geldin, ha! Nasıl yaşadın böyle! Sormadın mı hiçbir öğretmenine Elif, ba; abc okurken hocalarına: "Yaşamak nedir" diye... "Niçin ölünür" diye... Bir gün de: "Bana, benden bahset!" deseydin: "Ben hangi kimim" diye. "Hayat Kitabı"nı açıp okumak vardı. Aslında hep açıktı da... Gelip gidip kapatanlar kimdi! "Hayat Üzerinde Çalışmalar..." bölümünü okuyup tartışmadınız mı!... Okullara, camilere gidip gidip geldin,