Hayat durakları

HASRET VE ÖZLEM Müsekkin dostlara... Sakin zamanlara... Siyaset dışı konuşmalara veya hakikatin emrine girmiş siyasete... Yalansız ağızlara... Helalinden kazanmalara... Yıllarımı çalmayan okullara... Muhabbetli sofralara... Yanlışa yanlış; doğruya doğru diyenlere... Cömertlere... Hürriyetin ta kendisine öyle hasret kaldık ki... öyle işte! TEBESSÜM: ALIN YAZIMIZ Mevsimlere küsemezsin; senin için gelmiş! Kuşların bestesi... Ah, mayıs.... mayıs bahçeleri... Her yan tebessüm... Hayatın rengi tebessüm... dört mevsim... BAHAR: CENNET TEBESSÜM Her nefes sonsuz âlem; Niye ki elem! İşte bahar, işte çiçekler... Ne diye, bunca hediye! Ölümler bitecek diye... Ağlayanlar gülecek diye... Sen hâlâ kışta mısın! Vesveli, yokuşta mısın! Çok korkmuştun ölümlerden, kışlardan; Artık şiirler oku; bahardaki nakışlardan. Cennet diye bir yer var; olmasa gelir mi bahar! Çekirdek; çiçek olmuş; ben dirilmişim; ne var! DENİZİN GÖZYAŞLARI Çok susamıştı deniz. Ve aşk gibi dalgalanıyordu. Dudakları şerha şerha yarılmıştı. Bir an göz göze geldik. Koca deniz... Sırıl sıklam ağlıyordu. ARAMAK: Varış yok burada; her nefes arayış... MAYIS KOKUSU Her yan bir mayıs, bir mayıs! Gölgeler, meyveler mayıs kokuyor. Her şeye iğde kokuları sinmiş gibi... Eskimişlikler silinmiş gibi... GÖLGE Aldanış mı Dünyayı ebedî sanış... Ölümü unutuş... Ki mevsimler durmuyor yerinde... Dünya da gölge, sen de... MEVSİM-İ AŞK Aşk ve gözyaşı...Yan yana gezer hep. Gözyaşları aşkın nisan yağmurlarıdır; solmasın diye mevsim-i aşk... Alttakiler yıllar sonra elime geçti. Okuduğum bir hikâye kitabının son sayfasındaki boşluk "boş" kalmasın diye yazdıklarımdan... (Bazı yerlerini tamirleyerek...) SABAH SERİNLİĞİ Bu sabah hava güzel... Kuşlar nasıl da konuşuyor. Ta karşımdaki bulutlara güneşin kızıllığı vurmuş. Her "zaman" gibi yine ilk... Seni düşünüyorum. Bir ürperiş... Bir titreyiş... Üşüyorum. Bu sabah hava güzel... "Yaşamak... yeniden doğmak..." diyorum.