Risale-i Nur, edebiyat şaheseri

Her medeniyet ve her ilmin bir dili olduğu gibi, İslam medeniyetinin de kendine has bir dili vardır. Risale-i Nur baştan sona bir edebiyat şaheseridir.'Dil devrimi' karşısında Türkçeyi yok olmaktan korumuş, ilim ve tefekkür dili haline getirmiştir. Bediüzzaman'a göre; toplumu faaliyete, sosyal hayatı harekete geçiren çok hayat düğümlerinden birisi edebiyattır: "Belâgatın ukde-i hayatiyesi, tâbir-i diğerle beyanın felsefesi veyahut şiirin hikmeti ise, hariciyatın nevâmisi ve mekayisini temessül etmektir. Şöyle: Hakaik-i hariciyedeki kanunları kıyas-ı temsilî cihetiyle ve deveran tarikiyle ve vehmin tasarrufuyla şairane olan mâneviyat ve ahvalde yerleştirmektir. Demek ayna gibi hariçten in'ikâs eden hakikatin şualarını temessül eder. Güya kendi san'at-ı hayaliyesiyle ve nakş-ı kelâmîsiyle hilkat ve tabiatı taklit ve muhâkât eder. Evet, kelâmda hakikat olmazsa da, en ekall şebih ve nizamından istimdat etmek ve onun danesi üzerinde sümbüllenmek gerektir. Fakat her danenin mahsus bir sümbülü vardır. Bir buğday bir ağaç kadar sümbüllenmez. Felsefe-i beyan nazara alınmazsa, belâgat hurâfât gibi, hayal gul gibi, sâmie hayretten başka bir fayda vermez. (Muhakemât, s. 91.) Belâgat; sözün güzel ve tesirli bir biçimde, fasih, yani, açık olarak ve muhatabının durumunu nazara alarak, muktezay-ı hale göre iyi konuşma, sözle iletme ve inandırma kabiliyetidir. Risâle-i Nur; baştan sona bediî zevki, belâğat ve edebî sanat türleri ile örülmüş hârika bir üslûba sahip bir edebi hazinesi ve şaheseridir. Edebiyatımızın medâr-ı iftihârı merhum Mehmed Akif, bir edipler meclisinde; "Victor Hugo'lar, Shakespeare'ler,