Kur'an'ı anlamak ve anlatmak için ne yapmalı

Hem hemşehrim hem hafız resmi bir dairenin il müdürü, "Kur'an'ı, İslamiyeti iyi anlayıp anlatmamız gerekir. Bunun için Arapça öğrenmeye başladım" dedi. "O zaman sık sık bir araya gelip meseleleri konuşalım!" teklifimize, "Çok iyi olur, vaktimizi değerlendirelim!" diye kabul etti.

Daha sonra uğradığımızda, "Müftü, vali, filanca müdürler ile bir araya geliyoruz, çok zamanım yok!" dedi. "Arapça öğrenmeye çalışıyorsunuz Kur'an'ı anlamak için. Bu iyi ve güzel bir faaliyet. Ancak, ana dili Arapça olan Arap alimleri bile Kur'an'ın birçok hakikatlerini çözemiyor. Bunu babamdan, kardeşlerimden, Marmara İlahiyattaki profesör hocalarımızdan, 40 yıl boyunca yaptığımız araştırmalardan biliyorum... İşte ömrümüzün çoğu göz açıp kapayıncaya kadar geçti!.. İman, Kur'an hakikatlerini derinlemesine ne kadar öğrenebildik; ne kadar etkili hizmetler ortaya koyabildik... Oysa, sen de, "hafız ve İslamın sancısını çeken dindar Müslümanlar olarak kendimizi yetiştirip çevremize de faydalı olmamız ve sorularının akli, mantıki, ilmi cevaplarını verebilmeliyiz ki, gerçek tebliğ vazifemizi ifa edebilelim!

Fen, sosyal, manevi ilimlerin dallanıp-budaklanmasıyla "araştırma, tahkik, ispatiyecilik ve sorular çağına" ayak bastık. Başta nefsimiz, şeytan ve İslam karşıtları; çağın insanını ve bilhassa Müslümanları şüphe ve vesvese düşüren soruları vardır. Bunları seslendirmeseler bile zihinlerinde cirit atarak yaralarlar! Bunun için aykırı soruların cevaplarını akıl, kalb ve vicdanları mutmain edecek tarzda ve zihninde de cevaplandırmalı. Zira, Müslüman olmanın şartlarından birincisi, "akıl ve baliğ" olmaktır ve aklın tercihiyle iman dairesine girmektir.1 "Aklı olmayanın dini de yoktur" vecizesi bunu ifade eder. Mükellefiyet akılla başladığına göre, İslamiyet körü körüne, mutaassıbane bir inancı bağlılığı istemez. Müslümanlar bürhana, delile tabi olarak akıl, fikir ve kalp ile iman hakikatlerine girerler. Başka dinlerin bazı fertleri gibi ruhbanları taklit için bürhanı bırakmıyorlar.2 "İcmalî özet ve taklidî bir tasdikten ibaret"3 olmayan, "vicdani ve akli"4 olan imani hükümleri ispat, son derece lüzumludur. Çünkü "İmanın var olup olmadığı, sorguyla anlaşılır."5