İhlâs Risalesi'ni müzakere ederken, "Nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez, bir gözü bir gözünü tenkit etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalb ruhun ayıbını görmez."1 cümleye takıldıklarını ifade eden bir grup kardeşimiz bilgi istedi.
"Bir gözü bir gözünü tenkit etmez": İnsanların ve birkaçı müstesna tüm omurgalı canlıların 2 gözü var. Bu gözler küçük farklılıklar dışında hemen hemen aynı yapıdadır. Tek gözlü olsaydık derinlik algımız, idrakimiz olmazdı. Tek göz, uzaklığı tam olarak belirlememizi engeller ve hayatta kalmamızı zorlaştırdı. İki göz beynimizde oluşan görüntülerin 3 boyutlu olmasında çok önemli bir role sahiptir. Dolayısıyla "Bir gözü bir gözünü tenkit etmez!" bilakis, yardımcı olduğundan memnun ve müteşekkir olur!
"Kalb ruhun ayıbını görmez" meselesine gelince, şunlar söylenebilir: Vücudumuz, tüm organların tam bir dayanışması ile çalışır. Vücudumuzun, bedenimizin hayatını devam ettirmesi, azalar, organlar arasındaki ahenk ve uyuma bağlıdır. Mesela kalp çalışmasa, beyin çalışmaz, sair organlara kan ve gıda gitmez. Akciğerlerimiz vazifesini yapmazsa, böbrekler iş yapamaz. Ki, tüm azalar tam bir uyum içinde çalışmaları gerekiyor. Birisi diğerine engel olsa, ya da rakibane hareket etse, vücut dağılır ve ölür. Mesela, abdest alırken el ve yüzümüzü yıkadığımızda ellerimiz birbiriyle yardımlaşır. Bir ayağımız diğer çelme takmaz. "Kalb ruhun ayıbını görmez", yani kendi hatalarımızı başkalarının içinde teşhir edip anlatmayız, tek tek sıralamayız, bilakis örteriz.
"Aynı şekilde manevî vücud olan aile, cemaat ve toplumda da harika bir uyum ve işleyiş olmalıdır. Mesela bedenimizde beyin ne ise, manevî bedenimizde akıl odur. Maddî vücudumuzda kalp ne ise, manevî kalbimiz de odur. Akciğerimiz ne ise, vicdanımız da odur. Gözümüz ne ise basiret de odur vs..."