Akıl, ilim ve fikir ehline arzolunur ki

Karl Marx, Darwin, Eflatun, Aristo, İbn-i Sina, İmam-ı Gazâli gibi yüzlerce filozof, alim ve müceddidin herbiri hakkında yüzlerce eser yazılmıştır.Bediüzzaman Said Nursi hakkında da yazılmış, ama kâfi değildir. Zira o sıradan bir alim, bir müfessir; Risale-i Nur da sıradan bir tefsir değildir. Ahir zamanın en dehşetli zaman dilimi olan DeccalizmSüfyanizm ile sekülarist felsefeleri çürütüp yerle bir etmiştir. Risale-i Nur ise, böyle bir dönemde İslam medeniyetini yeniden ihya ve inşa projesidir. Dolayısıyla ve özellikle ülkemiz ve İslam aleminin akıl, ilim ve fikir ehline arzolunur ki, çağımız insanlığının "Her suâline cevap veren, her müşkülü, problemi halleden, her hastalığı teşhis ile tedavi eden" Bediüzzaman ve Risale-i Nur'u okumak, tetkik etmek, araştırmak, anlatmak mecburiyet ve mükellefiyetindedir. İlmin izzeti bunu gerektirir. Bediüzzaman, İslâm medeniyetini yeniden ihya ve inşa edecek ilmi ve manevi berikime sahiptir. Ehlince mâ'lum ki, Bediüzzaman, sekiz yaşından itibaren tahsil için evden ayrılmış, resmi üç aylık eğitimden sonra henüz 14 yaşında din ve manevi ilimlerde icazet almış geniş ve derin bir ilme sahip olmuştur. Ki, keskin zekâsı, derin ilmi, muhteşem fotokopik hâfızası ona "Bediüzzaman", yani, "zamanın eşsiz güzelliği, harikası" ünvanını verdirir. Henüz çocuk yaşta müderrisler (profesörler), şeyhlerle görüşmüş, münazaralarda onları mağlup ederek üstün ve eşsiz ilmini ispat etmiştir. Kendisine ders veren hocalar kendisinden ders almaya başlamış. İslâm ilimlerindeki vukufiyet ve derinliği tartışmasızdı. Şeyhu'l-İslâmlığa bağlı Daru'l-Hikmeti'l-İslâmiyye akademisi azalığına seçilmesinin sebebini