Anadolu ışığı

Anadolu'nun düşünce mimarlarından Hacı Bektaş Veli, her ağustosta birçok ritüelle anılır ve yaşatılırYunus Emre, Hazreti Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli, Ahi Evran, Şemsi Tebrizi, Sadrettin Konevi adlı, aynı dönemin çağdaşı olan bu veliler, düşünceleriyle 13'üncü yüzyıl Anadolu'sunu aydınlatmışlardır. Her biri birer aydınlık feneri olan bu Hakk dostlarından Hacı Bektaş Veli, her ağustosta, düşüncesi, öğretisi doğrultusunda anılır. Hacı Bektaş ilçesinde, Semah ayinleri, söyleşiler ve birçok ritüelle anılır ve yaşatılır.Dört kapı kırk makam, Hacı Bektaş Veli'nin düşünce dünyasının makamıdır. Gerçi makamların en makbulü makamsız olmaktır ki, Hacı Bektaş Veli'nin vuslatı sonrasında, makamsızlığı takipçileri tarafından makamlaştırılmıştır.Anadolu'ya Horasan bölgesinin Nişabur şehrinden göç eden Pir, 13'üncü yüzyılda, İç Anadolu Bölgemizin Sulucakarahöyük beldesine yerleşir. 13'üncü yüzyılda Moğol istilasıyla âdeta kaos yaşayan Anadolu halkına dinin temel kurallarını, insanıkâmil ahlakı temelinde anlatarak, halkı bu zulümden hem korumaya çalışır hem de inanç dairesinde gelenek ve göreneklerini muhafaza etme misyonunu üstlenir. İslam öncesi Türk gelenekleri ile İslam dininin temel ilkelerini hem korur hem de her şeyi mümkün olduğu kadar basite indirgeyerek halka hitap eder."Temsili pir" seçilirKendisinden sonra, Balım Sultan, Hazreti Pir'in düşüncelerini bir yola koymak ihtiyacı duyar ve Bektaşilik tarikatının temellerini atar. Eş deyişle Hacı Bektaş Veli, bir tarikat kurucusu değildir; Hazreti Mevlânâ gibiBektaşilik, Balım Sultan ile başlayan tarikatlaşma sürecinde; Şiilik ve 16'ncı yüzyılda da ise Alevilik düşünceleri ve siyasi konjonktürün etkisiyle iç içe girer. Özellikle yeniçeri askerî sınıfının kurulma aşamasında Hacı Bektaş Veli, bu birliğe "temsili pir" olarak seçilince, Bektaşilik kırsalda yaşayan halkın yanı sıra Osmanlı hanedanının en seçkin askerî sınıfı olan yeniçeriler arasında temsil edilir hale gelir.Küpe merasimiBektaşi dervişlerinin bazıları evlenmeyi reddettikleri için, onlara "Mücerred dervişler" denir ve kulaklarına taktıkları halka küpe ile diğerlerinden ayrılırlardı. Günümüz Hacı Bektaş Veli dergâhında bulunan bir dut ağacının altında bu küpe takma merasimi düzenlenirdi. Evlenmeme sözü veren derviş, şayet bu sözünde duramazsa kulağındaki küpe sert bir şekilde çekilir ve kulak memesi yırtılırdı. "Eski kulağı kesikler" deyiminin kökeni bu eylemden gelir. Şayet derviş sözünde durursa diğer kulağına küpe, Kerbela'da takılırdı. var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6806376;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6806376;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola