Siyaset üstü uzmanlar ile siyaset

Kılıçadoğlu'nun aday adaylığı iyice netleşmiş görünüyor. Nitekim son çıkışlarında birinci tekil şahıs kullanımı arttı, örtülü bir kampanya havası iyice görünür hale geldi.Bununla birlikte bu örtülü kampanyanın rüzgarı yeteri kadar kuvvetli esmiyor.Kılıçdaroğlu iki yerde sahneye çıktı.İlki ekonomik açılım toplantısıydıBu toplantıdan akılda kalan içerikten çok, 70 kişilik uzman, danışman ekibi, Jeremy Rifkin, Prof. Dr. Hakan Kara, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Prof.Dr. Refet Gürkaynak gibi isimler oldu.Ne var ki, bu görüntü beklenen etkiyi yapmadı.Türk siyasi kültüründe "siyaset dışı uzman" sıcak karşılanan bir fikir, bir durum değildir.Hiç şüphe yok anılan isimlerin hepsi değerli. Diğerleri de muhtemelen öyledir. Her biri ayrı ayrı Kılıçardoğlu'na, muhtemel Türkiye siyasetine önemli fikirler verebilecek çapta kişilerdir, dahası siyaset-bilim-rasyonalite etkileşimi son derece önemlidir.Ancak bu, Turgut Özal veya Kemal Derviş örneklerinde olduğu gibi siyaset şemsiyesinin altında gerçekleşirse bir anlam taşır, bir ufka işarete eder.Durum tersi bir duygu yaratıyorsa, siyasi sorunları, gelişmeyi, toplumsal ve ekonomik ufku steril uzmanlığa ve uzmanlara havale etme fikrini besliyorsa, burada algı siyaset dışılığa gider ve alıcısı olmaz.Kılıçdaroğlu'nun bunca deneyimine rağmen, bu hassasiyetin tam farkında olmadığı, bu 70 kişilik uzman ekibini, yaptırdığı (kimisinde İngilizce) sunumlarla içerikten daha öne çıkarması, bu gruba "siyaset üstü beyin takımı" adını vermesinden anlaşılıyor.Partili danışmanlarının Kılıçdaroğlu'na siyasetin bu olmadığını, seçimlere doğru muhalefetin hızla siyasileşmek, siyaset üremek ve toplumu kuşatacak, tasavvurunu yönlendirecek söylem ihtiyacı bulunduğunu söylemesi gerekir.İkinci sahne bütçe görüşmelerinde olduSert ve kuvvetli konuştu Kılıçdaroğlu, hatta Ecevitli, Demirel'i meclis kürsüsü günleri hatırlattı. Konuşması, (belki konu bunu gerekiyordu ancak yine de) hükümete yüklenmenin ötesine geçmedi, eleştirel siyasetle, buna ilişkin kuvvetli bir retorikle sınırlı kaldı.Kurucu siyasetin ipuçlarını vermeden, demokrasi-güç-başarı-uzlaşı kavramlarını kuşatan bir ufuk tanımı yapmadan, velhasıl yeni bir hikayesi olmadan CHP, Kılıçdaroğlu,