Çağdaş, laik ve bağımsız Türk devletinin ilk adımı

19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal, 19 gün sonra geriye çağrıldı. Atatürk'ün "doğum günüm" dediği 19 Mayıs 1919, emperyalizme karşı bağımsızlık savaşının başlangıcı, çağdaş Cumhuriyete giden yolun da ilk adımıdır. Atatürk 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a çıktığı zaman, kendisine verilen görev Karadeniz Bölgesi'ndeki asayiş ve düzeni sağlamaktı.30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'nın üzerinden yedi ay geçmişti. İstanbul'da işgal kuvvetleri askerleri her yanı denetim altına almış; Toros tünelleri, Adana, Urfa, Maraş, Konya, Antalya, Bodrum, Fethiye ve Batı Trakya işgal edilmişti. 15 Mayıs 1919'da Yunan işgal kuvvetleri İzmir'e çıkmış ve Batı Anadolu adım adım işgal ediliyordu. Atatürk, Nutuk'ta durumu şöyle anlatıyor: "İşgaller sürüyor, ordunun elinden silahları ve cephanesi alınmış ve alınmaya devam ediyor..."Henüz halkta bir hareket, bir direniş ve karşı çıkış yoktu. Halk, durağandı..."Koskoca Almanya yenilmişken biz ne yapabiliriz, İngiltere ve Fransa'ya karşı çıkılmaz" düşüncesi genel kabul görüyordu. Genel olarak üç kurtuluş çaresi öne sürülüyordu. Birincisi, İngiliz himayesi istemek; ikincisi, Amerikan mandası istemek; üçüncüsü bölgesel kurtuluş çareleri aramak.YENİ BİR DEVLETAtatürk diyor ki "Bu kararların hiçbirisini doğru bulmadım. Dayandıkları mantık temelsizdi. Aslında Osmanlı Devleti çökmüştü. Ömrünü tamamlamıştı... Yapılacak en doğru iş milli egemenliğe dayanan kayıtsız şartsız bağımsız yeni bir Türk devleti kurmaktı."Atatürk, yeni bir Türk devleti kurma kararına daha önce vardığını da şöyle açıklıyor:"Daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz... Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamasına başladığımız karar bu olmuştur." (Nutuk, s. 9)'YA İSTİKLAL YA ÖLÜM'Atatürk, bu kararın dayandığı mantık noktalarını da şöyle belirtiyor:Türk milletinin onuru ve yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir. Öyle ise ya istiklal (bağımsızlık) ya ölüm. (Nutuk, s. 10)Atatürk, bu kararın uygulamasını aşamalara ayırmak, basamak basamak ilerleyerek hedefe ulaşmak gerektiğini belirtiyor.İLK HAREKETAnadolu'ya ayak basalı henüz dokuz gün olmuştu. Samsun'da beş gün kalan Atatürk, Havza'ya geçti. Orada önemli kararlar aldı. 28 Mayıs 1919'da Havza'dan Anadolu'daki kolordu komutanlarına, valilere ve mutasarrıflıklara bir bildiri gönderdi. Atatürk, Anadolu'da işgallere karşı mitingler, toplantılar yapılmasını, Anadolu'dan İstanbul Hükümeti'ne ve İstanbul'daki yabancı işgal güçleri temsilcilerine protesto telgrafları gönderilmesini ve her bölgede "milli teşkilatlar" kurulmasını istedi. HARBİYE BAKANLIĞI MİTİNGLERİN DURDURULMASINI İSTİYORAnadolu'da hareket başladı, her yanda çoban ateşleri gibi mitingler yapılıyor, İstanbul'a işgalleri kınayan protesto telgrafları çekiliyordu. Harbiye Bakanlığı, Mustafa Kemal'e mitinglerin durdurulması emrini verdi. Mustafa Kemal'in Harbiye Bakanlı-ğı'na 3 Haziran 1919'da verdiği yanıt, dik duruşu ve temel ideolojiyi gösterir. MİLLETİN SİNESİNDEN FIŞKIRAN ÜZÜNTÜLERAtatürk verdiği yanıtta:"Vatanın bağımsızlığı ve milli varlık yok ediliyor... İzmir işgal ediliyor... Bunlar milletin heyecan ve üzüntüsünün sonucu olan milli gösterilerdir. Bu milli gösterileri engellemek ve durdurmak için kendimde ve kimsede kudret ve cesaret göremeyeceğim gibi, bu yüzden ortaya çıkacak olaylar karşısında sorumluluk kabul edebilecek ne kumandan ne mülkiye amiri ne de hükümet düşünürüm" diyordu. (Nutuk, s. 36)ENGELLEYEMEMMustafa Kemal, açıkça Harbiye Bakanlığı'na işgallere karşı halkın gösterdiği milli tepkilerin engellenemeyeceğini bildirerek tavır alıyordu.Atatürk, bu telgrafı ile tarihe not düşüyordu. Bundan sonrası çok hızlı gelişti.SİLAHLARA EL KONULMASIAnadolu'yu işgal etmek isteyen emperyalist devletler, ordu ve halkın elinde bulunan silahlara el konulmasını istemişlerdi. Mondros Ateşkes Antlaşması'na bu konuda bir madde konulmuştu. Anadolu'da silahların süngü kolları toplanıyor ve imha edilmek (yok edilmek) üzere İstanbul'a gönderiliyordu.Mustafa Kemal, Doğu bölgesinden Samsun yoluyla İstanbul'a gönderilen 30 bin silah sürgü kolu, 198 makineli tüfek ve 26 top kamasına el koydu. Harbiye Bakanlığı, 31 Mayıs 1919'da hemen şu soruyu sordu: "Diyarbakır'dan Samsun yoluyla İstanbul'a gönderilmekte olan 31 bin 333 sürgü kolu, 198 makineli tüfek ve 26 top kamasına ne oldu"Atatürk, bakanlığa verdiği yanıtta, "Silahları taşıyan ekibi yorgun buldum. Bir süre dinlenecekler, sonra Samsun yoluyla İstanbul'a göndereceğim" diye yanıt verdi.Mustafa Kemal zaman kazanmak istiyordu, ayrıca Havza'daki askeri depoda bulunan silahları da halka dağıttı. BARDAĞI TAŞIRAN DAMLAAnadolu'ya geçeli 10 gün olan Atatürk'ün hareketleri, Anadolu'da bulunan İngiliz Gizli Servis elemanları tarafından izleniyordu.Anadolu'da başlatılan mitingler İstanbul'a gönderilen protesto telgrafları zaten yeterliydi. Ama şimdi daha önemli bir iş yapılıyor, silahların İstanbul'a gitmesi engelleniyordu. Atatürk'ün silahlara el koyması adeta bardağı taşıran bir damla oldu.19. GÜN (6 HAZİRAN 1919): KIRMIZI ALARM IŞIKLARININ YANDIĞI GÜN İNGİLİZLER MUSTAFA KEMAL'İN AMACINI HEMEN ANLAMIŞLARDIKırmızı alarm ışıklarının yandığı tarih 6 Haziran 1919'dur. Atatürk'ün Anadolu'ya çıkışının 19. günüdür. İstanbul'daki işgal güçlerinin Karadeniz Orduları Komutanı İngiliz General Milne, İstanbul'daki Padişah'ın hükümetine bir nota gönderdi ve "Mustafa Kemal'in derhal İstanbul'a geri çağrılmasını" istedi. (G. Jaeschke, Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri, s. 124)İşbirlikçi İstanbul Hükümeti hiç ara vermeden Havza'ya telgraf emri göndererek Mustafa Kemal'in acele İstanbul'a dönmesini istedi. İNGİLİZLERİN TELAŞI NEDENYineleyelim, tarih 6 Haziran 1919'dur. Mustafa Kemal Anado-lu'ya geçeli henüz 19 gün olmuştur. Sömürgeci imparatorluk sisteminin kurucularından olan İngiliz gizli casusluk örgütü, Mustafa Kemal'i kuşkusuz gün gün izliyordu. Onun aldığı kararlardan ve Anadolu'daki yetkililere gönderdiği telgraflardan, olayın teşhisini koymuşlar, tanımlamasını yapmışlardı. İngilizler, Mustafa Kemal'in bağımsızlık hareketini başlattığını anlamışlardı. İNGİLİZLER İSTİYORAtatürk, İstanbul Hükümeti'nin ısrarlı "dön" emirlerini yerini getirmedi ancak eski cephe arkadaşı o sırada İstanbul'da Genelkurmay Başkanı Cevat (Çobanlı) Paşa'ya bu geri dön emrinin esasını sordu. Cevat Paşa, 11 Haziran 1919 günü şifreli