Atatürk ve karşıdevrim

Bugün Atatürk'ü kaybedişimizin 84. yılındayız. Eski 10 Kasımlar "Atam sen kalk ben yatam" sloganıyla etkinleşirdi. Oysa 10 Kasımlar artık bir "muhasebe" bir "hesap verme" bir "özeleştiri" durumuna gelmelidir. Atatürk Cumhuriyetçiydi. Aklın terazisini öne çıkaran Aydınlanma felsefesine inanmıştı. Çağdaş ve uygar bir toplum yaratmak amacıyla önemli Aydınlanma devrimlerini gerçekleştirdi. Atatürk, Cumhuriyet yönetim modelini demokrasi olarak nitelemiş, çok partili demokrasinin gerçekleşmesi için de iki kez girişimde bulunmuştu. Çok partili demokratik sisteme onun en yakın çalışma arkadaşı İnönü'nün kararıyla 14 Mayıs 1950 seçimleriyle girdik. O tarihten bugüne 72 yıl geçti. Bu 72 yılın yüzde 90'ında Türkiye'yi sağcı iktidarlar yönettiler. Kutsal din duygularından yararlanılarak oy devşirme, her seçimde giderek yaygınlaştı. DP ve Menderes'le başlayan halkın "tuttuğu ve tutmadığı" devrimler ayrımı 72 yıl içinde giderek büyük mesafe aldı. Tarikatlara kol kanat gerip olanak tanımak tüm sağcı siyasal liderlerin en önemli uğraşı oldu. 12 Mart ve 12 Eylül askeri dikta rejimleri ılımlı İslamı kurumsallaştırdılar. 12 Eylül, ilkokullarda ve ortaokullarda din derslerini zorunlu ders olarak kesinleştirdi. Dine dayalı partilerin önü açıldı, gelişmesi sağlandı. Son 20 yılda ülkemizi "ılımlı İslam partisi" olduğunu resmen kabul eden AKP yönetiyor. "Demokrasi bir tramvaydır, istediğimiz yerde ineriz", "Biz bu ülkede 'kindar ve dindar bir nesil' istiyoruz", "Biz 'muhafazakâr devrimci' partiyiz" sloganları açıkça ortaya konuluyor. "Muhafazakâr" ve "devrim" birbirine zıt kavramlardır. Muhafazakâr devrimcinin anlamı, "karşıdevrimcilik"tir. Burada geriye gidişleri, Atatürk Devrimlerine karşı hareketleri teker teker saysak sayfalar tutar. 19 Mayıs törenlerini kaldırmak isteyen, "Said Nursi, Milli Mücadele'nin maddi ve manevi mimarları arasındadır" diyen milli eğitim bakanları gördük. İlköğretimi ve ortaöğretimi din odaklı duruma getirmek için 444 uygulamasına gidildi. Son aşamada Cumhuriyet için "yüzyıllık parantez", "yüzyıllık yıkım süreci" değerlendirmeleri yapılıyor. Harf Devrimi'ne, kültür devrimlerine dil uzatılıyor. Arap hayranlığı, din devleti hayranlığı her kavramın üzerinde... Ellerinden gelse, Meclis'e bir kanun teklifi verip Cumhuriyeti kaldıracaklar, halifeliği yeniden getirecekler.