Geri sarsanıza

3-4-3 görünümlü 3-5-2 dizilişinde yalnızca hücumda olmayı seven topçuların çokluğu dikkatimizi çekti.Sevgili Feyyaz Uçar da konuyu "Bu 11 çok radikal" olarak sabitledi zaten.Defansta 3 önemli eksik varken "Oyun şablonundan kopmayalım" mantığı nedir diye soru işaretleri dolaşıyorken ortada, biz maça geçiş yaptık.Zira ben dizilişten gayrı coşkuya bakarım. Tekmeye kafaya uzatan topçu var mı ona bakarım, inanca bakarım. Göreceğiz.Maç hiç iddiası olmasa da "Beşiktaş'ın, F.Bahçe ile oynadığı maçlarda tribünler boş bırakılmaz" desturuyla başlarken,"Nasıl sevdik seni sor geçen yıllara" fl amasıyla da taçlandırılarak devam etti.Maç başladı, 5 dakika geçti, topa dokunmadan gol yedik: 0-1.Sonra yine topa dokunmadan penaltı kazandık.Topun başına Batshuayi geçti, o da dokunamadı topa!Direğe çarptı gitti top iyi mi! Adam sezonu yedi attı, bizimkiler hala adama penaltı attırıyorlar. Sonra ne al-ver ne verkaç ne birebir ne ikiye bir... Hiçbirisini göremedik. Sanki ilk defa topla tanışıyormuşuz gibi, öyle yabancı, öyle çekingen...Sonra yine "Bu çocuk topa çok yabancı" dediğimiz Kenan'ın rakibin üzerine ısrarla gidip penaltıya vesile olmasını, hem de penaltıyı vermeyen hakemin üzerine aynı ısrarla gidip VAR'a yönlendirmeye vesile olmasını, taraftarın namına vesile olup, sayfalara döküp, alkışlıyoruz"Penaltıyı yine Batshuayi'ye attırırlar" dedik ama!!! Allah'tan Ghezzal vurdu topa: 1-1. Haksızlık etmeyelim, topa kendi evladıymış gibi davranan tek topçu Emirhan'dı.Avrupai, çok klas toplar attı. Mert Hakan'ın sahadaki