Namık Kemal'in trajedisi

Bugün biraz Namık Kemal'den bahsedelim.

Kemal, Topal Osman'ın torununun torunudur. Taha Toros'un belirttiğine göre Topal Osman Paşa'nın oğlu Ratip Paşa'nın tam 41 çocuğu varmış! Bu çocuklardan biri olan Şemsettin Bey, Namık Kemal'in dedesidir, 109 yaşında ölmüş. Baba Mustafa Asım Bey, müneccim, Bektaşi meşrep. Arada bir demleniyor da Abdüllatif Paşa'nın kızı Zehra Hanım'la evli. Lâkin Kemal 7 yaşındayken annesi Zehra Hanım'ı Afyon'da kaybetmiş. Küçük yaşta annesiz kalmış.

Namık Kemal 17 yaşında, ailesinin zoruyla Nesime Hanım'a evlenmiş. Evlilikleri hiç de iyi gitmiyor. Şair haylaz, işrete düşkün. Oğul Ali Ekrem'in hatıralarında naklettiğine göre, bir akşam yemekten sonra baba Mustafa Asım Bey oldukça sinirli. Yüzü kıpkırmızı, elinde tespih sabır çekmekte Aşağıdan sesler gelir, bir araba durur, Mustafa Asım Bey yerinden fırlar. Gelenler oğul Namık Kemal ve arkadaşlarıdır. Mustafa Asım Bey hışımla elindeki maun sandalyeyi Kemal'in kafasına fırlatır. Sebep, akşamları eve geç gelme, işret âlemine dalmadır.

Bu arada şunu da belirteyim. Namık Kemal, çok içki içerdi. Ali Ekrem'in anlattığına göre bu içki düşkünlüğü bir ara "yalnız akşamları değil, sabahları da rakı" içecek kadar ilerler, geceleri bir sürahi değil, yarım binlik şarap yuvarlar (s. 90). Genç yaşta vefat etmesinin sebebi de bu olmalıdır.

Şairin çeşitli sebeplerle yer yer babası ile tartıştığı da malûm. Mesela anlaşmazlıklardan biri, oğul Ali Ekrem'in ismi meselesidir. Ali Ekrem Bolayır doğduğunda Namık Kemal Paris'tedir. Mustafa Asım Bey torununa kendi pederinin adı olan Şemseddin ya da Bahaeddin'i vermek istemiş, Kemal kabul etmeyerek Ali Ekrem adını vermiş, Recaizade Mahmut Ekrem'e hürmeten.

Yukarıda eşi Nesime Hanım'la anlaşamadığını, mutsuz bir evliliği olduğunu söylemiştim. Oğul Ali Ekrem'in hatıralarında bu konuda bazı bilgilere rastlıyoruz. Meselâ bir yerde Dökmeciler'de otururken babasıyla annesinin ayrı yaşadıklarını, Nesime Hanım'ın Sofular'daki evde, babası Namık Kemal'in ise Mustafa Asım Bey'le kaldığını yazıyor. Şu satırlar oldukça dikkat çekici:

" sonra anlatacağım gibi, Kemâl refikasiyle, yaşamaz, yaşayamaz olmuştu. Beni haftada bir iki gün anneme gönderiyorlar ama, ekser zamanlarım Süleymaniye'de geçiyor. Hele ablam hep orada, çünkü babam sevgili kızından hiç ayrılmak istemiyor. () Büyükvâlidem Maide Hanım () annemi de hiç sevmezdi. () Hususiyle büyükbabam da gelininden nefret ediyor" (Ali Ekrem Bolayır'ın Hatıraları, haz. Metin Kayahan Özgül, 1991, s. 48)