Erdoğan'dan yatırımcıya hukuk müjdesi

Ekonomi nasıl düze çıkacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Sermaye Piyasaları Kongresine gönderdiği mesajda bir kez daha cevabı verdi: Hukuki öngörülebilirliği güçlendirerek.

Cümle şöyle:

"Bürokratik ve hukuki öngörülebilirliği daha da güçlendirerek, doğrudan yabancı yatırımları ülkemize çekmeyi planlıyoruz."

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek de görevi devralırken kurallı, rasyonel yönetime dönmeden ekonominin düzelmeyeceğini söylemişti.

Yöneticilerimizin, ne yapmaları gerektiğini bilmeleri sevindirici.

Demek ki ekonominin bozulmasının sebebi, hukuki öngörülebilirlikle kurallı ve rasyonel yönetimden uzaklaşmamız.

Sebep, böyle tespit ediliyor. Ve yetkililerimiz, sebebi düzeltmeden sonucu düzeltemeyeceklerinin farkında.

Peki sebep nasıl düzeltilecek

Adalet Bakanı Tunç, yeni bir İnsan Hakları Eylem Planı ve yargı reformu paketi hazırladıarını açıklamıştı.

Demek ihtiyaç duyduğumuz şey, bu.

2 yıl önce de bir İnsan Hakları Eylem Planı açıklanmıştı. Hedeflerin 3'te 2'si sözde kalmasa yenisine gerek kalmazdı.

Demek yenisini hazırlamak, yine yetmeyecek. Uygulamaya geçirilmedikçe hukuka susuzluğumuz geçmeyecek.

Yok, eğer niyet, bu sefer uygulamaksa yenisine ne gerek. Yapılacaklar orada yazıyor.

Hukuki öngörülebilirlik; yazılı kurallara bakarak, ne yaparsanız başınıza ne geleceğini bilmek demek.

Anayasa'mızda; AYM kararlarının herkesi bağlayacağı, uyma mecburiyeti olduğu yazıyor.

AYM'ye bireysel başvuru hakkını da AK Parti ve Erdoğan, 2010 referandumuyla getirdi.

Yargımızda kesinleşmiş bir kararı, iç hukuk yollarını tükettikten sonra AİHM'e götürür ve haklı bulunursanız uyulacağı da bir Anayasa sözü. 2004'te AK Parti ve Erdoğan, tarihi bir reform olarak Anayasa'ya koydu. Sessiz devrimlerdendi.

Cumhurbaşkanı'nın, hukuki öngörülebilirliği daha da güçlendirme müjdesi, iyi haber. Fakat arkası gelecek mi

Menderes'le başlayan, Özal'la güçlenen, Erdoğan'la zirveye çıkan AİHM'le ilişkimizi kopararak başaramayacağımız belli.

Katılmadığımız AYM ve AİHM kararlarını tanımamak, uymamak, 'bardağı taşıran son damla' diye çıkışmak da bu amaca hizmet etmez.

Hukuki öngörülebilirliğin bu şekilde daha da güçlenmeyeceği sır değil.

İstenmeyen yargı kararlarına uyulamayabilen yerde keyfilik vardır, hukuki öngörülebilirlik yoktur.

Erdoğan da geçmişte uğradığı haksızlıkları 3 kere AİHM'e taşımış, kendi yargı kararlarımıza karşı AİHM'e başvurarak hakkını aramıştı. Bu kadarı bile o zamanki statükocular için 'bardağı taşıran son damla'ydı.

Kanun ve kurallar, kitapta nasıl yazıyorsa herkese eşit uygulanacak mı, uygulanmayacak mı

Sene 2023 ve hâlâ bunu tartıştığımız için, hukuken öngörülebilir değiliz.