Dünyanın en güçlü imparatorluklarından birinin veliahtı olarak doğdu. 8 yaşındayken babasının tahttan indirilmesi ile hapis hayatı başladı. Tecrit altında olsa da boş durmadı. Hapishanesinin camlarından izlediği dünyayı okuyarak ve dinleyerek öğrenmek için her şeyi yaptı. Artık veliaht olmasa da kendisini fazlasıyla geliştirdi. Ülkesi, liyakatsiz yöneticiler ve hükümdarın zevki sefa alemlerinde eriyip gidiyordu. Halk mutsuz ve umutsuzdu. Sonunda bir ayaklanma çıkageldi. Hükümdarı tahttan indiren isyancılar, halefi olarak onu tahta çıkardı. Kendisinden ziyade ülkesini ve milletini düşünen bir siyaset izlemek istedi. Fakat kendisini tahta çıkaran isyancıların hükümranlığına son vermeden, planlarını devreye sokmak mümkün görünmüyordu. Kurnazca bir operasyonla isyancıların başını imha ettirdi. Bir önceki hükümdar ve isyancıların zulmünden bıkan halkı da arkasına alınca, 15.000 isyancının imha edildiği bir halk hareketiyle, iktidarı tam anlamıyla eline aldı. Kendisinden önce sefaletle kavrulan milletin gözü önünde yaptırılmış olan zevk sefa mekanları yok edildi. Kötü yönetimler yüzünden yıkılışa geçen imparatorluğun elinden tuttu. Kendisinden önce kaybedilen toprakları bir bir geri aldı. Dışarıdaki soydaşlarının üzerlerindeki baskıları kaldırttı. Teknolojik gelişmelerden geri kalmamak için uğraştı. Havan topu üretimini başlattı. Matbaaya çok önem verdi, kitap basımlarının önünü açtı. İmparatorluğun ilk kâğıt fabrikasını açtı. Ülkenin dört bir yanında kütüphaneler açtırdı. En küçük hizmetten en büyüğüne kadar ince eleyip sık dokuyarak, liyakati en öne aldı. Kendinden öncekilerden farklı olarak, halkın dertlerini bizzat dinledi ve derman oldu. Yaş ilerledi. Ülkesi için durmayan çırpınışları vücudu kaldıramadı, hastalandı. Yine de devlet işlerinden geri durmadı. Bu ısrarı onu yatağa mahkumiyete kadar götürdü.Bunu fırsat bilen kardeşi, iktidarı eline almak için harekete geçmeye başladı. Dedikodular hükümdarın kulağına kadar geldi. Takati olmamasına rağmen, atının üzerine atladı ve halkın arasında ibadet etmeye gitti. Yataktan kalkamayan hükümdarın atın üzerinde olması demek, göz göre göre ölüme gitmekti. Dediğini yaptı halka ölmediğini ve tahtında olduğunu gösterdi. Hükümdarlarından memnun olan halkın içine su serpilmişti ki, Saray kapısından girdiği anda düştü ve gözleri kapandı. Dönemin hekimleri vefat ettiğini bildirdi. Cenazesi yıkandı. Vakit kaybetmeden kardeşi tahta çıktı. İlk emir eski hükümdarın cenazesinin defnedilmesiydi. Kefenlendi ve cenazesi hızlıca kılınarak, babasının yanına gömüldü. Artık hükümdar değişmişti. Yeni hükümdarın gözüne girmek her şeyden önemliydi. Alelacele saraya dönüldü. Mezarda yalnızca genç bir hafız Kuran okumak için kaldı. Hava kararana kadar mezarın başından ayrılmayan hafız, mezardan