Hicri 1444'e merhaba!

Hicri 1400 yılına girilmesi hayli heyecanlı olmuştu. Çünkü yeni bir hicri yüzyıla giriliyordu. Bu aynı zamanda hicri 15. yüzyıldı. Bu yüzyılla ilgili muhtelif öngörüler hatta rivayetler de vardı. Ama herkesin beklentisi bu yüzyılın tüm İslam dünyası için parlak bir yüzyıl olacağı yönündeydi. Ben o zaman lise son sınıftaydım. Bir yandan lise sınavlarında başarılı olmak için çalışırken bir yandan da harıl harıl üniversite sınavına hazırlanıyordum. Bununla birlikte kültürel faaliyetleri, basın yayın organlarını da takip etmeye çalışıyordum. Hicri 15. yüzyıla girilmesi konusunda birçokları edebi yazılar yazmıştı. Miladi 2000 yılına girilmesi de epey gündem oluşturmuştu. Miladi 20. yüzyıl kapanıyor 21. yüzyıla giriliyordu. Aynı zamanda ikinci bin yıl kapanıyor, üçüncü bin yıla giriliyordu. Artık dünyada bilgisayar teknolojisi de hızla yayılıyordu. Yılların ilk iki rakamının 19'dan 20'ye geçmesi sebebiyle bilgisayar sistemlerindeki otomatik tarihleme düzenlerinde sorun yaşanacağı ve sistemlerin çökebileceği söylentisi de çıkmıştı. Ama bir sorun yaşanmadı. Şimdi hicri 1444 yılına giriyoruz. Hicri 15. yüzyılın ortalarına epey yaklaştık. Miladi 21. yüzyılın da ilk çeyreğini geride bırakmak üzereyiz. Böylece biri hicri diğeri miladi takvimden olmak üzere iki tane yüzyılı geride bıraktık, iki tane yüzyılın da birinin yarısına diğerinin birinci çeyreğinin sonuna yaklaştık. Geriye baktığınızda epey bir mesafe katetmiş olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ama zamanın başladığı tarihle kıyasladığınızda çok kısa bir süreye tekabül ediyor. Önünüzde daha ne kadar süre kaldığını ise bilemiyorsunuz. Ama dünya hayatından önünüzde ne kadar süre kalmış olursa olsun sonsuzluk gerçeği karşısında kaybolup gidiyor. Sonsuzluğu kavrama kabiliyetinden ise yoksun yaratılmışız. Ama bu bir gerçek olarak karşımızda. Takvimler zamanı ölçmek amacıyla geliştirilmiş. Bunun