Tayyip Erdoğan'ın asıl problemi

Hemen söyleyeyim: Hem sistemik yetkilerinin, yetkilerinden öte fiilen oluşturduğu gücün neredeyse sınırsız nitelik kazanması hem de etrafında kendisini uyaracak hiç kimsenin kalmamış olması. Bu ülke için problemdir, evet, ama Erdoğan'ın kendisi için de problemdir.Bunu ister kendisi istemiş olsun, ister etrafındakiler birer birer uyarıcılık vasfını kaybetmiş olsunlar, şu anda Tayyip Erdoğan, hatalı veya değil ne yapsa dizginlenmeyecek bir konumda bulunuyor.Ak Parti olarak yola böyle çıkılmamıştı. Eşitler arasında birinci konumdaydı, evet ama, başlangıçta "Ortak akıl" diye bir ilke herkesi bağlıyordu.Bir Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, sonraları Cemil Çiçek. Refah, ANAP deneyimini yaşamış isimlerdi. Bir kısmı Erbakan Hoca'nın belirleyiciliğinin içinden çıkıp gelmiş, basbayağı siyasi kişilik sahipleriydi.Yeni bir parti kuruyorlardı. Ortaya bir irade koyuyorlardı. Siyasi yürüyüş için her şeyi konuşma imkanları vardı. Bir kişi öne geçirilecekse, onun sınırlarını belirleme durumundaydılar.O dönemde birisine "Sana yetkiyi verdik, dilediğin gibi hareket edebilirsin" denmemişti.Birlikte yürüdükleri dönemde de bu karşılıklı denge denetleme devam etti.Bana göre, bu denge denetleme Tayyip Erdoğan için de bir zenginlikti. Bir misyon için yola çıkanlar, uyarılmaktan rahatsız olmazlar, aksine, misyon adına yanlış yapmaktan korkarlar. Onun için de uyarılmayı, bir kazanç olarak telakki ederler.Süreç içinde uyarma pozisyonunda bulunanlar devre dışı kaldılar. Sonunda Bekir Bozdağ'ın ifadesiyle "Tayyip Erdoğan'ın partisi" diye nitelenecek bir parti noktasına gelindi.Şu anda Tayyip Erdoğan'ın etrafında kendisi sormadığı takdirde herhangi bir ikazda bulunabilecek bir kişi var mıHerkesin "Liderin belirleyiciliği" karşısında haddini bildiği, laf dinlemeyenlerin ise dışlandığı bir yapı söz konusu.Tabii ki lider olarak Tayyip Erdoğan da başarılı olmak istiyor, yani, niyetini sorgulamak gibi bir tavır içinde olmamak gerekiyor, ama sonuçta insandan söz ediyoruz ve "Hatasız kul olmaz" gibi bir özdeyişin içindeyiz.Erdoğan'la ast üst ilişkisi içinde olanların "haddini bilmesi" bana göre olmaması gereken ama anlaşılabilir bir şey olsa da, Erdoğan'ın yönetim üslubunda kamuoyundan gelecek uyarıların da önünün kesildiği bir ortam söz konusu. Ki demokratik bir ülkede kamuoyu denetimi gibi bir olgunun varlığı kaçınılmaz.Örnek olarak dün TÜSİAD Başkanının ekonomiye ilişkin son derece ılımlı, makul uyarıları karşısında gösterilen hiddet ve mukabil yaptırım