Diyalog diyalog... Var mı senin gibisi

Anamızın ak sütü gibi bir deyim.Akide şekeri gibi. Söyledikçe ağza tat veriyor. Bebekken memeden erken kesildiğim halde, ben hiç kullanmıyorum. AKP'nin karanlık işlerini açıklamak için söylene söylene yamyassı oldu.Ölüsü kandilli ampullü iktidarımız, giderek daha da zifiri bir karanlık saçıyor. Soygun, zam, zulüm, zindan ve mali yönetimdeki hırpanilikler gırla.Bu pejmürdeliğin üstüne örtü çekmek için olmadık istismar, akla gelmedik her tür şeytanlık ve cambazlık icat ediliyor. Varsa yoksa "algı yönetimi". Elbet marifet değil. Dedim ya, bendeniz bir kez bile kullanmadım. (Eski yazılarımı karıştırıp bir tane bulana altı aylık Cumhuriyet aboneliği hediye.) "Vergi"yi bile yönetemediği için sabah akşam zam üstüne zam kakalayanların "algı" yönetme sevdası kaçınılmaz. Reyiz, kafaya koymuş, İmamoğlu'nu kendisine rakip yapacak. Sahiden aklı İstanbul'da kalmış. "Balıkçı muhabbeti"ne dün bir olta da o attı:"Birileri kafayı bulmaya gidiyor!"İmamoğlu için bulunmaz bir kafa golü fırsatı:"Evet Reyiz, yoksa beis; arada iki tek imamsuyu şart! Engellemeleriniz ayık kafa ile çekilmiyor." Ecevit'in ortanın solu günlerinden beri dost olduğumuz ODTÜ'lü bir mühendis arkadaşın küçük bir KOBİ'si var. (Bu KOBİ'ye de fobim var. Ama o sonraya.)Dün bir mesaj atmış:"Bakan bey, kesinti kaldırıldı diyor. Ama devamında 'Kesinti yüzde 40'tan yüzde 20'ye indirilecek' diyor. Her işleri algı yönetimi. Lanet olsun."Ne diyeyim Amin diyecek halim yok, suç olur! Yine de yanıtladım:"Algı yönetimi mi Yoksa bir başka, halkı eşek yerine koyma girişimi mi"Söylemeye gerek bile yok. Dinler arası diyaloğun baş senaristi ve baş yönetmeni Fethullah'tı. Yerel ve fahri müftüsü de Ali Erbaş idi. Elbette bilerek değil. "Milletim beni affetsin!" dedi. 17 yıl yönetici olarak da çalıştığı Diyanet'e başkan oldu. Epeydir sahnede yok.."Faiz haram olsa da TOKİ için almak da vermek de mubahtır." Zurnanın zırt diyeceği yer "Döviz garantili kur mevduatı helaldir!" işi idi.Ama onu yukarıya havale etti. Yukarısı da "nas"sa.Allah'a şükür Reyiz'den yukarı Allah var.Profesör olmak kolay değil. Dinler arası diyaloğun başını çekmek ise hiç değil. Kitap yazmak, yazamıyorsan da çevirmek gerekiyor.Ali Erbaş Bey de öyle yapmış. Zamanında yazdığı, evirip çevirdiği kitabın girişinde demiş ki:"Dinler arası diyaloğa bir nebze olsun katkıda bulunursak kendimizi bahtiyar hissedeceğiz." Bu satırları da zaten o kendisini bahtiyar hissetsin, bize de sevabı kalsın niyetiyle döktürüyoruz. Belli ki, din ve diyalog deyince "Katolik"liği anlamak gerektiğini düşünmüş. Dinlerin tek resmi devlete sahip olanı, en allısı, en pullusu ve en paralısı o.Bu nedenle diyaloğa oradan başlamış."Katolik Kilisesi ve İslam" (L'Eglise et Islam) adlı kitabı Türkçeye kazandırmış. "Kilise" ve "Katolik" sözcüğü biraz katı diye olmalı, "Batı" diye çevirmiş.Kitap "İslamla Yüzleşen Batı" diye basılmış. Yeni değil. 2006.Yani beraber