"Serok" Ahmet konfederal yapı mı istiyor..

Cumhur İttifakı, seçimler zamanında Haziran 2023'te yapılacak dese de aslında Türkiye, ekonomik krizin iyice derinleşip sarayın cilalama tedbirlerinin de artık işlemez olmaya başladığı 2022 başından itibaren seçim sathi mahalline girdi. Hiç beklenmedik zamanda Devlet Bahçeli'nin erken seçim çağrısı yapması kimseyi şaşırtmasın. Bilakis ekonomide, kamuda, sosyal hayatta, dış politikada algıların farklılaşmasına sebep olabilir. AKP iktidarının karar, tavır ve davranışları siyasi muhataplarını daha da fazlasıyla halkı da yordu, bıktırdı. Seçimlerde ekonomi seçmenin bir numaralı kriteri olacak. Eğitim ve işişsizlik durumu diğer bir kriter. Sığınmacıları yok sayan bir seçim kampanyası Türkiye'de olup bitenleri anlamamak olur. Hangi parti bunu ana konu olarak ele almıyorsa seçimlerde de kendisi yok sayılacaktır. Esasen, ahalinin gündeminde net olarak ortaya çıkmasa da siyasetin dayatmasıyla en çok kullanılan haliyle "Kürt sorunu" da seçimin ana gündemi olacak. Cumhur İttifakı, "Kürt sorunu" veya yeni açılım süreci kapsamında açıktan konuyu gündeminde yokmuş gibi davransa da büyük ortağın üstü kapalı açıklamaları, faaliyetleri, görüşmeleri perde arkasında bir hazırlığı olduğuna işaret ediyor. MHP ise üç maymunu oynuyor. Bu konuda Millet İttifakı'nın işi zor. Bir fikir birliği veya ortak bir politikaları olmadığı çok açık. Altılı masa toplantılarında bu konuyu konuşmayarak top çevirmeye çalışıyorlar. Ancaak!.. DEVA ve Gelecek partilerinin ana söylemlerinden biri bu konu. Hemen her toplantılarında özellikle doğu ve güney doğuya gittiklerinde mutlaka bu konuya giriyorlar. KHK'lılar, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, anadilde eğitim en öne çıkan vurguları. Hesapsız, öngörüsüz, ucu önü açık vaatleri var. Bu halleriyle adeta AKP'nin seslendiremediklerini bunlar seslendiriyormuş gibi bir hava var. Bunun temelinde ise fiyasko ve felaketle sonuçlanan "çözüm süreci"nde (2009-2015) Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan'ın başbakan ve bakan olarak AKP'de görev almış olmalarının etkisi büyük. Nitekim, Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır'da idi. Davutoğlu, burada düzenlenen "Demokratik Geleceğimizin İnşası: Kürt Meselesi" çalıştayı açılışında yaptığı konuşmasında "Yeni Bir Demokratikleşme Sürecinin Temel Unsurları" başlığı ile "Kürt sorunu"nun çözümüne ilişkin partisinin 10 önerisini açıkladı. Davutoğlu'nun açıkladığı 10 madde "çözüm süreci"ndeki AKP politikalarının kısa bir özeti ve terörist başının meşhur Nevruz konuşmalarından esintiler içeriyordu!.. Ahmet Davutoğlu, ne söyledi neyi hedef aldığını özet olarak anlatmaya çalışalım; -"Yaşanan ağır travmaların etkisiyle geçen yüz yılın başında hayata geçirilen tek tipleştirici, ayrımcı ve güvenlikçi otoriter paradigma, yüz yıl sonra bugün bile yüzleşmek ve çözmek zorunda olduğumuz pek çok maliyet üretmiştir" diyerek Cumhuriyet'in kuruluşunu ve ATATÜRK'ü hedef aldı. Halbuki bu söylediklerini uygulayan kendisinin bakan ve başbakan olduğu son 20 yıldaki AKP iktidarıdır. Sorumluluk kendindedir. Maliyetlerin nedeni bizzat kendisidir. -"Kürt meselesi başta olmak üzere tüm meselelerimizin çözümü için küresel, bölgesel ve ulusal düzlemde köklü dönüşümü hesaba katan yeni bir zihniyet inşasına ihtiyaç var" diyerek "Kürt sorunu" konusunun uluslararasılaştırıldığını da itiraf ediyor. Dış güçlerin müdahalesini ve müdahilliğini kabul ediyor. Sonrasında ise yerli dinamiklerle yürütülen bir süreçten bahsedip kendisiyle çelişiyor. -Mevcut anayasamızda bile farklı vatandaşlık kriteri olmamasına rağmen halen eşit vatandaşlıktan bahsetmesi, Kürtlerin ayrımcılığa tabi tutulamayacağını belirtmesi PKK-HDP söylemleriyle ve açılım sürecindeki açıklamalarla örtüşüyor. -Anadilde eğitim hakkı belki de ilk kez kendi partilerinde açık bir şekilde yazıldığını belirten Davutoğlu, Kürtçeyi Türkiye'nin asli dillerinden biri olarak tanımlayarak "Anadilin öğretilmesi, eğitimde ve sosyal hayatta kullanılması en temel ve doğal insan hakkıdır" deyip Türkçeyi ortak resmi dilimiz olarak tanımlıyor. Ortak resmi dil tanımlaması, şimdilik