Boris, Recep Tayyip'i çok kıskanıyor!..

Hafta başından beri, bizdeki medyanın bile gündemine giren gelişmeyi hayretle izliyorum!.. -İngiltere'de demiryolu işçilerinden son 30 yılın en büyük grevi... İngiltere, İskoçya ve Galler'de demir yolu işçileri son 30 yılın en büyük grevine çıktı. Perşembe ve cumartesi günleri de sürecek greve 40 binden fazla işçi katılıyor. Demiryolu İşçileri Sendikası (RMT), yapılan son görüşmelerin sonuçsuz kalmasından hükümeti sorumlu tuttu. RMT, ülkede yıllık enflasyonun bu yıl yüzde 11'i aşması beklenirken yapılan yüzde 3'lük zam teklifinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. İşçiler; işten çıkarmaların önlenmesini, ücretlerin makul oranda arttırılmasını, çalışma ve emeklilik koşullarının iyileştirilmesini istiyor. Grev günlerinde normal hizmetlerin yalnızca yüzde 20'si gerçekleştirilecek. İngiltere'de grevler, süresiz değil belirlenmiş günlerde yapılıyor. Adlarını ve başkanlarını hatırlayabilirseniz bizde de sendikalar var!.. Gazeteciliğimin ilk yıllarında sendikalardan, sendika başkanlarından gümbür gümbür haberler patlatırdık, manşetlere taşınırdı. "Sarı" diye nitelendirilenler bile iktidarın haksız uygulamalarını eleştirirdi. Özellikle 1990'lı yıllarda Türkiye gündeminde aylarca yer eden nice sendikal eylemi ve grevleri hatırlarım. Bizde de, anayasal hak olarak sendika kurma ve grev hakkı var. Hemi de kanunlarla düzenlenmiş... Çok değişikliklere uğradı ama anayasa kitapçığında duruyor. Yani, var işte!.. Bizde sendikalar da var!.. O sendikaların çatısı altında birleştikleri böyük konfederasyonlar da var. Sendikaları bırakalım, şimdi sizlere sorsam; kaçınız o konfederasyonları ve genel başkanlarının isimlerini sayabilirsiniz. Ağalar sadece işçilerin sırtından yaptıkları şatafatlı harcamalar, lüks makam odaları, son model ultra konforlu araçları ile gündeme geliyorlar. Ara sırada asgari ücretin belirleneceği kutsal gün ve haftalarda dümenden ortaya çıkıyorlar!.. Şimdi, buraya, daha fazla tepki belirtmek için İngiltere'deki enflasyon rakamı ile bizdekini yazmak veya İngiltere'deki mazot fiyatı ile bizdekini kıyaslamak gerekiyor mu.. Alın terinin karşılığı aylıkla geçinen çalışanların hak ettiklerini alabilmeleri ve insanca yaşayabilmeleri için sadece sendikaları ve ağalarını eleştirmek haksızlık olur. İşçi ve emekçi haklarını dilinden düşürmeyen CHP'yi anlamakta çok zorluk çekiyorum. CHP'nin haftalık bilgilendirme raporuna baktım; "Konuşulmaması gerekenler-dikkat edilmesi gereken konular" başlığı altında sıralananlar çok ilgimi çekti. Şöyle; Kutlama mesajlarının dışında dini konulara girilmemeli. Röportaj ve televizyon programlarında konu ile ilgili gelen ısrarlı sorulara, laiklik vurgusu ile dini konuların siyasilerin değil konu ile ilgili çalışan ilahiyat kökenli akademisyenler ile din alimlerinin vermesi gerektiğine vurgu yapılmalı. Siyasilerin din konuşmasının, dini siyasete alet etmek olduğu vurgusu yapılabilir. Camiye, kışlaya ve okullara siyaset sokulmamalı. Ak Parti'nin kendi içerisinde yaşadığı tartışmalara girilmemeli, konu ile ilgili sorular cevaplanmamalıdır. Bu konudaki en önemli yaklaşım "Biz de izlemekteyiz, demokrasimiz açısından gözlemekteyiz" yanıtıdır. Türk Ordusu ve Genel Kurmay Başkanlığı ile ilgili eleştirel söylemlerde bulunulmamalı. AKP'nin millet (Milliyetçilik) ve ümmet (Din) siyaseti üzerinden rant elde etmeye çalıştığı, bu ideal doğrultusunda duyguları sömürerek oyunu arttırma çabasında olduğu unutulmamalıdır. Doğru da olsa söylenecek tek bir cümle dahi rakibin eline çok önemli bir fırsat verebilir. Türkiye'nin etnik ve mezhepsel, cinsiyet ve sınıfsal yapılanmalarına yönelik daima birleştirici bir söylemde bulunulmalı. Söylemlerimiz