Ankara "kayıp 8 saat"in peşinde...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD gezisinin zamanlamasını doğru bulmayanlardanım... Başörtüsü çıkışı kadar ABD gezisi de "Bay Kemal" muhaliflerinin eline koz oldu. Başkentte hangi siyasi kulise girsem Kılıçdaroğlu'nun ABD gezisindeki "kayıp 8 saat"in gizemi konuşuluyor, türlü türlü iddialar ortaya atılıyor. Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'den gelen "biz gizli kapaklı iş yapmayız" açıklamaları da kimseyi tatmin etmiş gibi gözükmüyor. Bu da Türkiye siyasetinin kimyasına göre gayet doğal bir durum. "Kayıp 8 saat" ile ilgili önceki günden itibaren Ankara'da tartışmalar yeni boyut kazandı. NTV'de bir süre beraber mesai yaptığımız o zamanlar başarılı bir polis-adliye muhabiri olan- meslektaşımız Ünsal Ergel, Ajans Haber internet sitesinde, "Kılıçdaroğlu'nun gizemli 8 saati" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Ergel'in iddiaları Ankara'nın puslu siyaset kulislerinde epey yankılandı. "Kayıp 8 saat" ile ilgili kendi özel kulis bilgilerime geçmeden önce Ünsal Ergel'in köşesindeki iddialardan bazı satırlar aktaracağım; -Gazetecilik tecrübem ile ilk aklıma gelen, iktidara namzet ana muhalefet partisinin liderinin bir ülkeye ziyaretinin, devletin mutlaka takibe alacağını biliyordum. Çünkü daha önce de gittiğimiz her ülkede devlet görevlileri, ulusal güvenliğin gereği, önemli isimleri hem korumak, hem de istihbari zafiyet oluşmaması için takip ettiğini görmüştüm. -Kılıçdaroğlu'nun ziyaretinin de devletin güvenlik birimlerince yakından takip edildiğini öğrendim. 4 ayrı ekiple hem heyet, hem de Kılıçdaroğlu'nun güvenliğinin alındığı duydum. Görüştüğüm devlet yetkilileri "Orada yaşayacağı en basit bir olay, bir yumruk ya da başka bir saldırı, uluslararası arenada Türkiye Cumhuriyeti'nin güvenlik güçlerinin zafiyeti olarak algılanacağı için, kendi istemese bile bu rutin gerçekleştirilir" sözleriyle açıklandı. -İşin enteresan tarafı ise; bizimkilerin mevkidaşları da Kılıçdaroğlu'nu yalnız bırakmamış. ABD'de resmen polisiye filmleri aratmayacak köşe kapmacalar oynanmış, her iki ülkenin güvenlik güçleri arasında. Detayları anlatmak çok hoş olmaz ama ABD'li istihbaratçı arkadaşlar resmen perdeleme yapmaya çalışmış. -Kılıçdaroğlu'nun gizemli saatlerindeki görüşmesini, terör örgütü FETÖ'nün ABD'deki kilit ismi Türk Amerikan Birliği(TAA) Başkanı Faruk Taban organize etmiş. Taban, örgütün ABD imamı olarak biliniyor. ABD Başkanı Joe Biden'e seçim kampanyasında destek veren ve yakın ilişkiler kuran Taban, Kılıçdaroğlu'nu ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile görüştüreceğini belirterek yanındaki heyetten ayrılmasını istediği ifade ediliyor. -Bir gün öncesinde, gelen bu bilginin ardından Kılıçdaroğlu, korumalarını bile almadan sabah saatlerinde kaldığı yerden ayrılıyor. Bir süre köşe kapmacanın ardından Kılıçdaroğlu, Taban'ın daha önce bildirdiği adresteki butik otele geliyor. Yanında ise sadece eski büyükelçi ve İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz bulunuyor. -Otel lobisinde gerçekleşen görüşmeye, biri siyahi Harris'e yakın iki senato üyesi geldi. Kılıçdaroğlu'nun tercümanlığını Çeviköz yaptı. Yaklaşık 45 dakika sürdüğünü öğrendiğim bu görüşmeden Kılıçdaroğlu çok da memnun kalmadı. Vizyon görüşmesinde neler konuşulduğunu bilemem ancak Kılıçdaroğlu'nun büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını sanıyorum. "ABD Başkan Yardımcısı ile görüşmek yerine ona yakın iki isimle konuşmak çok da hoşuna gitmemiştir" diye düşünüyorum mesela. -Şimdi bu yazıyı okuduktan sonra aklınıza gelen ilk soru sanırım, "Türkiye'yi yönetme iddiasındaki bir liderin gezisine büyük bir şaibe yaratacak gizem dolu bu görüşmeye gerek var mıydı" olacak. Yani Kılıçdaroğlu'nun bu temasıyla neye ya da nereye ulaşmaya çalıştığını bilmek mümkün