Türkiye'deki politik cepheleşmenin ana eksenleri genelde şu konular oluyor:
Seküler muhafazakar, milli gayri milli, PKK'ya laf edenler PKK'ya laf edemeyenler türü konular oldu, sağ sol falan...
Bu tür cepheleşmeler, bu zamana kadar genelde AK Parti'ye yaradı hep.
Şimdi önümüzde yerel seçim var.
Peki yerel seçimde politik cepheleşme, yine AK Parti'ye yarayacak mı
Hiç emin değilim.
Cepheleşmenin önümüzdeki yerel seçimde AK Parti'ye yaramayacağını düşünüyorum.
Özellikle İstanbul ve Ankara seçiminde.
İstanbul ve Ankara'da AK Parti'nin cepheleşmeyi körüklememesi gerekiyor.
Gerekçelerim şunlar:
- Çünkü cepheleşme, karşı tarafın adayının hizmet noksanlarının görünmesini engelleyecektir.
- Çünkü cepheleşme, AK Parti'nin hizmet açısından avantajını gölgeleyecektir.
- Çünkü cepheleşme, muhalif seçmenin birleşip bütünleşmesine yol açacaktır.
strong class'read-more-detail'Haberin Devamı- Çünkü cepheleşme, tavanda birleşemeyen muhalefet partilerinin tabanda birleşmelerine neden olacaktır.
- Çünkü cepheleşme, "şehre en iyi kim hizmet eder" sorusunun sorulmasına engel olacaktır.
HİÇ ISINAMADIĞIM TATLAR
-ARABAŞI: Çorba eşliğinde hamur yutmak prensibine dayalı bir olgu. Bizim Yozgat'ta çok aşığı vardır bunun. Sevenleri beni bağışlasın ama kendisiyle müşerref olduğum ilk andan itibaren şiddetle yadırgadım ve yadırgamaya devam ediyorum.
-KÜRT BÖREĞİ: Hayattaki temel düsturlarımdan biri şudur: Bir şeyin üzerine şeker dökülüyorsa ondan uzak duracaksın. İşte bu düsturdan hareketle Kürt böreği adı verilen olguya bir türlü ısınamamışımdır. Fakat adını çok severim. Orası ayrı.
-BOYOZ: Sabahları boyoz yiyen İzmirli arkadaşlarıma özenip alabildiğine iyi niyetle yaklaştım kendisine. Hemen burun kıvırmadım. Çok şans tanıdım. Fakat hayır. Olmadı. Olmayınca olmuyordur diyerek bıraktım peşini.
-İZMİR BOMBASI: Tatlı kurabiyenin içini Nutella'yla doldurmuşlar, adını da bomba koymuşlar. Ben ki tatlıyı severim benim için bile fazla tatlı bir şey bu. İç bayacak kadar tatlı. Bir ısırıktan sonrasına gidemeyecek kadar tatlı.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıMETİN UCA
Merhum Hıncal Uluç'un sofrasında bir araya gelmişliğimiz vardır Metin Uca'yla.
O sofrada muzipçe ve biraz da acımasızca takılırdım kendisine.
"Hadi bize biraz politik şaka yap Metin Uca" falan diyerek.
Hiç kızmaz, zerre kadar bozulmaz, çok şahane bir gülümsemeyle geçiştirirdi bu gaddarlığı.
Metin Uca, hep bu olgun tutumuyla hafızamda kalacak.
HABERMAS O KADAR DA BÜYÜK ADAM DEĞİLMİŞ
Habermas öyle büyük bir düşünür olarak yer etmiş ki zihnimde...
Adı geçtiğinde ayağa kalkar, ceketimi ilikler, gözlüğümü yoklar, saygı duruşuna geçerdim.
94 yaşındaki Alman siyaset düşünürünün İsrail yanlısı bildiriye imza koyduğunu görünce...
"Habermas o kadar da büyük adam değilmiş" dedim.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıKoca filozofun altına imza attığı bildiride hassas olunan tek bir şey var:
İsrail.
Katledilen kundaktaki bebeklere, bombalanan hastanelere, yerle bir edilen evlere, ablukaya alınan yüz binlere hiç ama hiç değinilmiyor.
Tek harf bile yok bunlara dair.
Habermas bitmiştir benim için.
Artık Habermas'ın adı geçtiğinde...
Ayağımı daha da uzatacağım, elim cebimde olacak, hafiften ıslık çalacağım, saygısızlık duruşu yerine geçecek duruşların tümüne imza atacağım.
ARTIK ŞÖYLE YAPSAK
-Ölüm gelince tüm tartışmaları bitirsek.
- "Yakılmak istemek" üzerinden bir tartışma yürütmeyi gereksiz bulsak.
- Ölen kişinin