Sporu siyasallaştırma süreci ve Ramazan-ı Şerif

Sporun siyasetle sarmaş dolaş olduğu bir dönemi yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Tarih sürecinin her döneminde var olan, kamuoyunun her yaş grubundan, maddi ve manevi değerleri üzerinde etkisini göstermektedir. Bu öyle bir süreç ki, sporu siyaset, ideolojik sürece alet etmek isteyenler için yer ve mekân tanımadığı gibi, çocuk ve genç yaş grupları başta olmak üzere, ilim, iman ve ahlâki değerlerin de üzerinde olumsuz etki yaptığına şahit olmaktayız. Bu hareketin kaynağını dış kaynaklı olması ve özentiyle birlikte, bir 'virüs' gibi bedenzihinlerde yerleşiyor, daha sonra 'yıkımın' bir parçası olabiliyor. Tüm bunları dillendirirken Üstad Nurettin Topçu'nun dediği gibi, ferdin şuuruna dışarıdan saldırır, ona suç işletir, kırıp yıkma hareketleri yaptırırlar. Böylelikle ilim, ahlak, sanat ve din idealleri ve insanın bütün yüksek sevgilerini teşkil eden ruhi unsurları zayıfa uğratırlar. Milli kültürümüzü, tarihimizin mayası ve dinimizin ruhuyla beslemediğimiz sürece, milli kültür, örf ve âdetimizde 'yıkım' yaşayacaktır, diyor ilim sahibi. Bu sürecin kurallı hale getirilmesi ise, spor adı altında gerçekleşiyor. Spordaki kuralları kendi ideolojisine göre tasarlayan batılı anlayış, inandığımızı devre dışı bırakarak, yaşadıklarımıza inanmak durumunda bırakıyor. Böylelikle, asrımızın hastalığı olabilecek 'iman zayıflığı', geleceğimizin teminatı olan gençliğe spor vasıtasıyla 'enjekte' edilerek, planlarını devreye sokmuş olacaklar Böyle bir süreçte, sporun batılılaşma 'çarkının' nasıl işletildiğine ait o kadar çok örnek var ki. Özellikle, Müslümanların Bayramı olan Cuma günlerindeki köşe yazılarımızda, bu konuları işlemeye çalışıyoruz. Madem, 'Arkasına bakanlar, önlerini göremezler', madem 'Ekili tohumlar bir gün gün yüzüne çıkar', kimin ne yaptığından haberdar olmamız gerekiyor. Bu söylediklerimizin spor camiasında ne anlama geleceği ve yansımalarını bizzat örnekleriyle görmekteyiz. İlahiyatçı Nurettin Yıldız Hocamızın dediğine kulak verelim 'Müminler, Allah'ın onlar için yazdığı kaderi yaşamaya mecburdur Bugünün cephe bekçileri bizleriz'Spor sürecinin kendilerine 'siyasi-ideolojik' kazanç elde etmek için, insanlığın üzerine 'medeniyetsizliğin' kezzabını dökenlere karşı mücadelemizi sürdürmek, onları kamuoyuyla paylaşmak gibi görev ve sorumluluğumuz var Batı medeniyetinin ülkemizdeki uzantılarıtaşeronları boş durmayarak, sporun birçok branşındacephesinde kirli amellerini sürdürme peşindeler. Sporun 'siyasi' anlayışa malzeme edilmesine o kadar çok sayıda örnekleri var ki. Her bir örnek, spor aracılığıyla ülke insanımızın sahip olduğu 'dinimanevi' çınarının köklerine nasıl 'dinamit' koyduklarını gözler önüne sermektedir. Sporu