Depremin hatırlatacakları!..

Kahramanmaraş merkezli depremin etkileri devam ediyor. Sarsıntı ve yıkımlarda unutulmayacak olan devlet ve millet dayanışması neticesinde oluşan birlik ve beraberliğimiz, bölge insanı için gerçekleştirilen top yekûn seferberlik. Kısa sürede unutulması gereken ise afetin meydana getirdiği fiziksel ve ruhsal etkileşim. Yaraların sarılması, kayıpların kısa sürede telafisi için, sahip olduğumuz iradenin güçlü kalması önem taşıyor. Bunun gerçekleşmek, görebilmek, idrak edebilmek ve uygulamalarla mümkün olacaktır. Depremin olduğu ilk saatlerden itibaren bölgede yer alan devletimiz ve duyarlı insanımızın, ulaştıkları noktalarda şahit oldukları ve anlattıkları, nesilden nesile aktarılması gereken, insanlık adına önemli olaylar. Kamuoyuyla paylaşılan yazılı, sözlü ve görsel içerikler, insan olmak ve insanca yaşama adına önemli taşıyor. Depremi bizzat yaşayan, deprem sonrası bölgede bulunarak olaylara şahit olanların tespit ve anlattıkları, oldukça önem taşımaktadır. Yaşanan ve adına 'mucize' denen o anların, toplumsal mesaj niteliği taşıyan mesajlardan sadece bir tanesi (psikohekim) paylaşmak istiyoruz; "-55 saat avucunu sıkmadan muhabbet kuşunu tutan çocuktan GÜVENİ, - 88 saat sonra bulunduğunda 'Önce kedimi kurtarın' diyen çocuktan MERHAMETİ, - 78 saat sonra 'Enkazdan çıkmam, çıkarsam babam sıkışır.' diyen çocuktan SEVGİYİ, -90 saat sonra çıkartıldığı halde 'Daha muayene olmadım, suyu içemem.' diyen çocuktan BİLİMİ, 61 saat sonra 'Önce anneme bakın, sesi kesildi.' diyen 8 yaşındaki çocuktan EVLAT OLMAYI, anında umre parasını depremzedelere gönderen Edirneli amcadan ADAMLIĞI, -'Odunlarınızı, yorganlarınızı koydum yavrularım' diyen Amasyalı ninemizden ANALIĞI, Bunu başkalarına verin, onlarda nesiplensin' diyen Hataylı Muhammed'den İNSANLIĞI, -Ve gece gündüz canla başla deprem bölgesinde çalışan insanlardan ĞARDAŞLIĞI öğrenmeliyiz" Depremin meydana getirdiği sarsıntı ve yıkım şekli, insanın iç dünyasının adeta 'aynası' gibi. Söylenen ve yaşananlara nasıl bakıp gördüğümüz önemli. Şahit olunanların yorumlama şekli ise, sahip olduğumuz anlayışın yansımasından başka bir mana taşımıyor. Depremle ilgili sosyal medya yer alan ve insanlarımızın güven, merhamet, sevgi, dayanışma, içtenlik ve insanlığını gösteren mesajlar, diğer yanda ise sürece toplumun kültürel değerlerine hakaret, ihanet ve ayrıştırıcı özelliği taşıyan yaklaşım ve paylaşımlar. Ne demek istediğimizi Ali Karahasanoğlu Ağabeyimizin 'ABD-AB, TikTok'u engelliyor, bizimkiler ise sansür diyor!' başlıklı yazısında yer alan şu ifadeler, o kadar net özetliyor ki; " Muhalif tv kanallarının hemen hepsinde, aklınıza hayalinize gelmeyen yalanlar. 'Şehir hastaneleri yıkıldı' yalanı mı dersiniz. Barajların duvarları çatladı, Hatay'ı su basacak' yalanı mı 'Cezaevlerinde